DEĞER KAYBI TAZMİNATI VE ZARAR SİGORTALARI
Sigorta kavramı, bireylerin sosyoekonomik çıkarlarını korumak amacıyla ortaya çıkmıştır. Bu kavram sosyal devlet ilkesinin bir gereği olarak sosyal sigorta başlığı altında, Sosyal Güvenlik Kurumu bünyesinde şekillenmiş ve yalnızca devlet tarafından sağlanmakla yetinilmemiştir. Özel sigorta, TTK 6.kitapta kapsam altına alınmıştır. Söz konusu kanun, özel sigorta türlerini zarar sigortaları ve can sigortaları olarak ikili ayrıma tabi tutmuştur. Zarar sigortaları malvarlığını konu alır. Zarar sigortalarının türlerinden mal sigortaları, malvarlığının aktifini (aktif: haklar, alacaklar, mevcut mallar); sorumluluk sigortaları ise malvarlığının pasif (pasif: aktif çıkarılınca kalanlar, borçlar) tarafını etkiler. Sağlık sigortası kanunda her ne kadar zarar sigortaları başlığı altında incelenmemiş olsa da mal varlığının pasif tarafını etkilediğinden aslında bir zarar sigortasıdır. Zarar sigortalarında isminden de anlaşılacağı üzere bir zarar söz konusudur ve bu zararın ispatı istenir. İspatlanan zarar, sigorta tazminatı olarak sigortacı tarafından himaye altına alınır. Sigortacının bu edimi karşısında sigorta ettirenin edimi prim ödemesi şeklinde olacaktır. Mal sigortalarında sigortanın konusu malın üzerindeki menfaattir. Sigorta tazminatına hak kazanılabilmesi için menfaat rizikoya (riziko: muhtemel tehlike,risk) maruz kalmalı ve bu rizikonun sonucunda zarar meydana gelmelidir. TTK md. 1461’de sigortacının sorumluluğunun sigorta bedeli ile sınırlı olduğu hüküm altına alınmıştır. Buna göre tazminat, rizikonun oluştuğu anda belirlenen sigorta değeri kadar ödenmelidir. Bu sebeple sigorta bedelinin sigorta değerinden fazla olması halinde bile sigorta sözleşmesi ile güvence altına alınan değeri aşacak bir miktarın sigortalıya ödenmesi mümkün değildir. TTK md. 1444 sözleşme yapıldıktan sonra sigorta ettirenin, sigortacının izni olmadan rizikoyu veya mevcut durumu ağırlaştırarak tazminat tutarını artırıcı davranış ve işlemlerde bulunmasını yasaklamıştır. Benzer şekilde maddenin 2.fıkrası da sözleşme yapıldığı esnada, sigorta ettiren veya onun izniyle başkası bu davranış ve işlemlerde bulunduğu takdirde bu durumun derhal, sigorta ettirenin bilgisi dışında gerçekleştiği hallerde ise sigorta ettirenin öğrendiği tarihten itibaren 10 gün içinde sigortacıya bildirilmesi gerektiğini düzenlemiştir. Rizikonun gerçekleştiğine dair bildirim sigortacıya yapılmamış veya geç yapılmışsa ve bu ödenecek tazminat/bedelde artışa neden olmuşsa sigortacı kusurun ağırlığına göre indirime gidebilir veya rücu sebebi sayılabilir.