START-UP HUKUKU

Start-up kültürüne ilgi, gün geçtikçe artmaktadır. Bir fikirden exit’e giden yolculukta bir start-up için hukuk nedir, özetle bir girişimcinin ihtiyaç duyacağı hukuki boyut nedir? Bu yazımızda ele alacağız.

 

Start-Up nedir?

Öncelikle 2010 yılının başlarında Amerika Birleşik Devletlerinde ortaya çıkan ve hızla dünyaya yayılan Start-Up kavramının ne olduğuyla başlayalım. Türkçe karşılığı olarak “girişim” kavramını kullandığımız, kaba tabiriyle bir soruna çözüm bulma fikriyle yola çıkan girişimcilerin çıkışa kadar giden süreçlerine verilen isimdir.

Start-up için hukuk, çıkış yeri olan Amerika Birleşik Devletlerinde doğmuş olup Türkiye’de her noktada karşılığını bulamamaktadır ancak durum düşünüldüğü kadar vahim değil. Girişim ekosistemi Türkiye’de yer edinmiş olup kuluçka merkezleriyle desteklendiğini görmekteyiz.

Bir girişimcinin ihtiyacı olan hukuki yardım aslında start-up’ın alanına göre şekillenmektedir.

Ancak her girişimcinin hukuka ihtiyaç duyduğu kaçınılmaz bir gerçektir. Bir start-up hukuku mevzuatı bulunmasa da girişimci fikrinin korunmasından, Daleware Eyaletinde şirket kurmaya kadar hukuki yardıma ihtiyaç duyacaktır. Yani bir avukata ihtiyaç duyması için davalık olunması gerekmemektedir. Bu şekilde bir anlayış hem kıymetli vaktiniz hem de sermayeniz için olumsuz sonuçlar doğurabilir.

Türk hukuku girişimcilere ayrı bir nitelik vermemiş olsa da girişimciler fikri mülkiyetten rekabete, hisse ve ortaklık sözleşmeleri başta olmak üzere Borçlar Kanunu, Rekabet Kurumunun kararlarından, Sınai Mülkiyet Kanununa tabiidir. Tabi oldukları kanunun girişimin sektörüne göre farklılıklar göstereceğinin bilinmesinde fayda olup bu duruma İnternet tabanlı bir start-up İçin Kişisel Verinin Korunması Kanununa tabi olacağı örneği verilebilir.

Girişimin fikir aşamasından başlayarak satıştan yatırım almaya kadarki tüm sürecin hukuki bir titizlikle takip edilmesi büyük önem taşır. Fikrin korunmasından ticaretin temeli olan şirketleşmeye kadar pek çok farklı başlıkta inceleyeceğimiz start-up için hukuka göz atalım.

Fikrin Korunması

Salt fikrin hukuken korunamayacağı oldukça açıktır fakat fikri mülkiyet hukuku, bir girişimci için önemlidir. Şöyle ki fikri mülkiyet kavramı içerisinde pek çok farklı alanı bulunduran ve geliştirdiğiniz projenin yasal bir zeminde korunmasını sağlayabilecek alandır.

Markanın Tescili

Marka, kanunda tanımlanan şekliyle bir şirketin ürününü veya hizmeti diğer bir şirketin hizmeti veya ürününden ayırırken kullanılan bir işarettir. 45 farklı sınıftan ayrı ayrı ya da toplu bir şekilde marka hakkı alınabilir. Markayla beraber logo tasarımınızın da yasal zeminde korumaya alınabilmesiyle, girişiminize sembolik bir koruma sağlamanız mümkündür.

Patent Alınması

Patent teknik açıdan bir buluşun kime ait olduğunu ve nasıl kullanılabileceğini gösteren, ürünü çok daha bilimsel ve teknik yönden ele alan bir haktır. Haliyle başvuru sürecinin de detaylı olarak yapılması gerekir. Eskiden yürürlükte olan incelemesiz patent ve incelemeli patent ayrımı kalkmış ve bütün patentler incelemeli olarak alınabilir hale gelmiştir. Patent almanın üç temel şartı vardır:

  • Buluş basamağının geçilmiş olması,
  • Sanayiye uygulanabilirlik yani seri üretime geçilebilmesi,
  • Buluşun yenilikçi bir karaktere sahip olması.

Bu şartların hepsi birlikte sağlandığı takdirde, buluşunuzun patenti alınabilir. Bu başvuru Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından incelenip patentin size ait olduğu karar verildiği takdirde doğru başvuru süreciyle patentiniz yurtdışında da alınabilir. Patent süresi verildiği andan itibaren 20 sene geçerlidir, daha sonrasında buluşunuzun kamuya mal olduğu varsayılır.

Yazılım Patenti Alınabilir mi?

Girişimciler için yazılımlarının korunması kritik önem taşırken, ülkemizde mevzuat gereği sadece eser korumasından faydalanabilirler. Kaynak kodlarınızın tıpkı bir sanat eseri gibi korumasını alabildiğiniz Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 2 maddesinde bilişim yazılımları eser olarak kabul edilir. Ancak tasarımınızın eser olarak nitelendirilebilmesi için program sonucu doğurabilecek aşamada olmaları gerekir.

Start-Up için Sözleşmeler

Bir girişimin yasal boyutunu hem sorumluluk açısından hem de finansal açıdan güvene almanın yolu, birçok aşamada duruma uygun sözleşmelerin hazırlanmasından geçer. Start-up’lar çok sayıda sözleşmeye ihtiyaç duyar. Gizlilik (NDA) sözleşmelerinden hizmet sözleşmelerine ya da projeye katkısı olan girişimciler ile hisselerin bölüşülmesinden ortaklığa kadar çeşitli sözleşmelerin düzenlenmesi gerekir.

Düzenlenecek olan bu sözleşmelerin bir avukatın gözünden geçmesinin tarafların faydasına olacağını unutmamak gerekir.

 

Ortaklık Süreçlerinin Hukuki Boyutu

Ortaklık kavramı, girişimciler ve yatırımcılar açısından bir start-up için faydalı olarak görülür. Şirkete dair alınacak kararların tek bir kişi tarafından alınmaması süreci daha tutarlı yönetir. Yatırımcı karşısında birden çok sorumlu görmekten memnun olur gibi çıkarımlar yapılabilir. Peki, bu ortaklığın yasal bir zemine oturması için gereken ortaklık sözleşmesi nedir, ne kadar gereklidir ele alalım.

Ortaklık sözleşmesinin şirketinizin kurulmadan, planlanan işe başlamadan hazırlanması her iki ortağın da girişim sürecinde hakları ve çıkarlarını koruyacak olduğundan önemlidir. Bu sözleşme start-up fikrinin başlangıcında iki ortak arasında yapılabilir ve işin işleyişini hukuki bir temele sabitler. İşbu sözleşme kuluçka döneminden yatırıma kadar giden süreçte yenilebilir, değiştirilebilir ve sözleşme serbestisi altında tarafların uygun gördüğü şartlar güncellenebilir.

Ortaklık sözleşmesinin bir diğer boyutu da hissedarlar sözleşmesi (Shareholder Agreement) olarak karşımıza çıkar. Bu sözleşmede start-up’a yatırımcı toplanırken yatırımcıların sürecin işleyişinde ne gibi müdahale hakları olduğunu, hisselerin ne şekilde bölüşüleceğini ve hangi hisse sahibinin ne gibi hakları olacağı düzenlenir.

Hisselerin bölüşülmesi konusunda bir diğer husus, şirketin teknik yapısına uygun olarak departmanlaşma sürecinde ne gibi etkilere sahip olunacağı, kimin ne kadar söz sahibi olacağı ve hisse sahibi olacağı düzenlenmesi de kritik bir önem taşımaktadır. Türk hukukuna uygun olarak hangi maddelerin ortaklık sözleşmesinde hangi maddelerinse hissedar sözleşmesine eklenebileceğini yine bu konuya hakim bir avukatın bileceğini unutmamak gerekir.

Ortaklık Sözleşmesinde Bulunması Gereken Genel Hükümler

Bir sözleşmenin geçerli olması başta şeklen olmak üzere hukuka uygun olması gerekir. Tarafları ve bilgilerini, sözleşmede geçen tanımların açıklanması gibi ana unsurlar her sözleşmede bulunmalıdır.

Bir girişimde hissedarların hisse dağılımları ve sağlanan katkı ile hisse gruplarının düzenlenmesi gibi hükümlerin gerekli olduğunu unutmamak gerekir.

Sözleşmenin geçerlilik süresi, şirketin ve ortaklığın yönetilmesi kısmında yetkilerin düzenlenmesi ve yatırımcılara ne gibi yetkiler verileceğini içerisinde barındırması şarttır.

Uygulanacak hukuk ve yetkili mahkemeler ya da tahkim heyeti gibi şartların önceden belirlenmesi, hukuki süreci kolaylaştıracağından sözleşmede yer verilmesinin faydası olacaktır.

START-UP İÇİN HUKUK
START-UP İÇİN HUKUK

Know-how, tescil, marka gibi kavramlara yer verilmesi, bu tescilin kimde kalacağı tüzel kişiye aktarılıp aktarılmayacağı gibi detayların da taraflarca muhakeme edilip düzenlenmesi ortakların çıkarına olacaktır.

Mücbir sebeplerin sözleşmeye eklenmesi ve olası bir mücbir sebepte sözleşmenin ne kadar süre içerisinde sona ereceği ve bunun gibi pek çok hükmün taraflarca kararlaştırılıp bir ortaklık sözleşmesi çerçevesinde düzenlenmesi bu konuda uzman bir kişinin gözetiminde yapılması olası bir uyuşmazlığın engellenmesi açısından önemlidir.

Sözleşmelere Eklenebilecek Özel Hükümler 

Sözleşme serbestisi kapsamında, hukuken ön görülmese de uygulama da açıkça belirtilerek start-up ekosisteminde uygulanan bazı kavramlar sözleşmelere eklenebilir. Bu sürecin hukuki bir titizlikle yürütülmesi yanlış anlaşılmaya sebep vermemek açısından önem taşır.

Bu kavramlardan hisseler konusunda önem arz eden, drag along ve tag along maddeleri yer alır. Sözleşmenin azınlık hissedarı mı yoksa hisselerin çoğunluğunu elinde taşıyan ortağı mı koruyacağı önceden belirlenerek, olası bir hisse satış durumunda izlenecek hukuki yol dizayn edilebilir.

Vesting kavramı ise girişimciler arasında hisselerin belli bir hak ediş ilkesine göre dağıtılmasını öngörür. Cliff adı verilen bir süre belirlenip bu süreden sonra hissedar olabileceğini düzenleyen, şirket hisselerine belirli zaman dilimlerinde sahip olabilmesini düzenleyen ilkedir.

Bunlar gibi birçok start-up ekosisteminde mevcut kavramların sözleşme serbestisi adı altında uygulanabilirliği ve hukuka uygunluğu kontrol edilmeli ve bu hususta düzenlenmelidir. Ayrıca bu sözleşmenin noter tescili ve oluşabilecek masrafların da minimuma indirilmesi, girişimciyi finansal açıdan rahatlatacaktır.

Start-up’ın Şirketleşme Süreci

Start-up’lar için belki de en önemli kilometre taşı olarak görülen, şirketleşme evresinde hem ekonomik hem de zaman tasarrufu açısından hukukunuzu bilmek faydalı olacaktır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca tanımlanan anonim, limited gibi şirket türlerinin faydaları nelerdir, işletmenize ve oyun planınıza göre hangisini seçmek daha uygundur kısaca göz atalım.

Anonim şirketler, kuruluş amacıyla büyük iktisadi amaçlara ulaşabilmek için ortaya çıkmış bir birleşme türüdür. Sermaye belirli ve küçük paylara ayrılır ve bu payların kıymetli evrak niteliğinde senetlere bağlanıp daha kolay devredilmesini sağlar.

Bu şirket türünde ortaklığa toplumdaki herkes kolaylıkla katılabilirken, küçük tasarrufların büyük sermayelere dönüşmesi için büyük rol oynar. Anonim şirketin sermayesi belirli ve paylara bölünmüştür haliyle borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunurlar.

Limited şirketler ise bir veya birden fazla gerçek veya tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altında kurulur ve esas sermayeleri belirlidir. Bu sermayenin paylarının toplamından oluşurlar ve şirket borçlarından sorumlu olmayan ortaklar, sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadırlar.

Bu süreçte girişiminizin ve amacınızın hangi şirket türüyle örtüştüğüne dair hukuki danışmanlık almanız faydalı olacaktır.

Rekabet Hukuku’nun Start-up’lara Etkisi

Start-up hukuku yukarıda bahsedilen sabit hukuki ihtiyaçları dışarısında faaliyeti içeriğiyle rekabet hukukunun sıkı sıkıya takibini gerektirecek elementler oluşturmaktadır örnek verecek olursak; 4 Mart 2022 Tarihli Rekabet Kurulundan İzin Alınması Gereken Birleşme ve Devralmalar Hakkında Tebliğ ve Birleşme ve Devralmaların Değerlendirilmesi Hakkında Kılavuzlara İlişkin Değişiklikler Rekabet Kurumu tarafından açıklanmıştır.

Bu kapsamda tebliğe eklenen “teknoloji teşebbüsleri” tanımı içerisine dijital platformlar, yazılım ve oyun yazılımı gibi çeşitli kavramlarında eklemiş ve Birleşme Devralma Tebliğinde 7. maddede yer alan ciro eşiklerini düşürmüş ve yeni start-up’ların devralınmasını kolaylaştıracak şekilde rekabet hukuku yönünden denetlenmesinin önünü açmıştır. Bu ve bunun gibi hukuki yeniliklerden haberdar olmak, proje sürecinizde önünüzü açması açısından önem taşır.

Yukarıda yazılan tüm bilgiler bilgilendirme amaçlı yazılmış olup hukuki bir danışmanlık niteliği taşımamaktadır. Start-up serüveninde yasal zeminde korunmak istiyorsanız alanında uzman bir avukattan hukuk danışmanlığı almanız sizin için faydalı olacaktır.

İzmir avukat olarak, hukuki konularda size rehberlik etmek ve sorularınıza cevap vermek için buradayız. Diğer yazılarımıza göz atmak için linke tıklayabilirsiniz.

Juriste Baran İSTANBULLU

Av. Muhittin KURNAZ

Sosyal Medyada Bizi Takip edin

https://www.facebook.com/kapitalhukuk

https://www.instagram.com/kapitallegal/

https://tr.linkedin.com/company/kapi%CC%87tal-hukukv

Son Yazılar

Hukuki Yardım Al

Danışmak istediğiniz her konuda bize ulaşın!

BİZE ULAŞIN