Marka Hakkı ve Markanın Tescili

Marka Hakkı Nedir? 6769 Sayılı Kanun’daki Düzenlemeler

Marka, bir teşebbüse ait veya bir teşebbüs tarafından üretilen hizmetleri, malları diğer teşebbüsler tarafından üretilen hizmet ve mallardan ayırmaya yarayan işaret olarak tanımlanabilir.Marka, 6769 sayılı Sınai Haklar Kanunu’nun 4. maddesinde düzenlenmiştir;

            “Madde 4: Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.”

Marka Hakkının Tescili ve Sağladığı Korumalar

Markanın tesciline engel olabilecek sebepler kanunda düzenlenmiştir. Genel olarak ayırt edici özelliği olmayan ve sicilde gösterilemeyen unsurlar marka olarak tescil edilemez. Bununla birlikte herkesin kullanımına açık olan, ticaret alanında cins, tür, coğrafi kaynak bildiren işaretler işletmelerin tekeline verilemez. Dolayısıyla bu tip işaretleri içeren markalar tescil edilemeyecektir.  Bir diğer ret sebebi ise markanın, aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış markalarla aynı veya aynı sayılabilecek kadar benzer nitelikte olmasıdır. Görüldüğü üzere markanın tescilindeki en önemli unsur, markanın herkesin tekelindeki işaretlerden veya diğer markalardan ayırt ediciliğidir.

Gerekli aşamalardan geçerek tescil edilen bir marka, sahibi lehine bir koruma sağlar. Tescilin en önemli sonucu da bir ihlal halinde Kanun’un korumasından yararlanılabilmesidir. Bu koruma her on yılda yenilenebilir.

Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması halinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı bulunur.

a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.

b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.

c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.

Marka Hakkına Tecavüz ve Marka Hakkının Korunması

Marka sahibinin izni olmaksızın markayı kullanmak veya ayırt edilemeyecek şekilde benzerini taklit etmek, bu suretle markanın taklit edildiğinin bilinmesi veya bilinebilecek durumda olunmasına rağmen, tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak marka hakkına tecavüz olarak kabul edilmektedir.

Marka hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, tecavüz fiilinin tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması ve marka hakkının tecavüzü sonucunda oluşacak maddi ve manevi zararların tazmini için mahkemeye başvurabilir. Hak sahibi, tecavüz suçunu oluşturan veya cezayı gerektiren ürünlere ve bu ürünlerin üretiminde kullanılan cihazlara el konulmasını, bu ürünler için kendisine mülkiyet hakkı tanınmasını da ayrıca mahkemeden talep edebilmektedir. Sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyenler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür.

Marka Hakkına Tecavüz Sayılan Fiiler

SMK’nın 29. ve 7. maddeleri belli koşullar altında yasaklanan veya yasaklanabilecek haksız kullanma şekillerini saymıştır.

  1. Markayı marka sahibinin izni olmaksızın 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
  2. Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
  3. Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
  4. Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.

Marka Hakkının Haksız Kullanılma Durumları

Kanunun 7/3 maddesi ise haksız kullanma durumlarını düzenlemektedir. Marka hakkının haksız kullanılma halleri aşağıdaki gibidir;

a. Haksız İşaretin Mal ve Ambalaj Üzerine Konulması

Haksız işaretin SMK md. 7/3 (a) anlamında mal ve ambalaj üzerine konulması markanın ihlali anlamına gelir. SMK md. 7/3 (a)’ya göre tanınmış marka koruması durumunda, işaretin aynı mal ve hizmet grubunda kullanılmaması halinde de bir koruma sağlanır. Haksız işaretin mal üzerine konulmasından maksat, markanın o mal üzerine kolayca çıkmayacak ve tüketicinin satın alırken kolayca görebileceği bir yerine markanın dikilmesi, yapıştırılması, işlenmesi veya kazıma, kabartma, baskı ve benzeri yollarla ürünün üzerinde yer alması demektir.

b. Haksız İşareti Taşıyan Malın Piyasaya Sürülmesi, Piyasaya Sürülmek Üzere Stoklanması ve Tesliminin Teklif Edilmesi, Söz Konusu İşaret Altında Hizmet Sağlanması veya Sunulması

Piyasaya sürme kavramı geniş yorumlanmalıdır. Örnek vermek gerekirse, internet üzerinde bir web sayfasında markaya sahip olan ürünün tanıtımı yapılarak, muhtemel müşterilere satış için icapta bulunulması ya da fuarda sergilenmesi bunlara örnek olabilir. Bu hususta malın piyasaya sürülmesinin ne şekilde olduğu önemi teşkil etmez.  Piyasaya sürme; satım, kiralama veya finansal kiralama yoluyla olabilir. Markanın hizmetler için kullanılması, aynı mecralarda reklam ve tanıtımının yapılması gibi hallerde de aynı durum söz konusudur.

c. Haksız İşaret Taşıyan Malın İthal ya da İhraç Edilmesi

SMK md. 7/3 (c) marka sahibine marka hakkına tecavüz yoluyla üretilmiş malların Türkiye dışına ihraç edilmek üzere gümrüğe sevk edilmesi ya da yurt dışından Türkiye’ye ithal için gümrüğe getirilmesi halleri de, marka hakkına tecavüz halleri arasında kabul edilmektedir.

d. Haksız İşaretin Teşebbüsün İş Evrakı ve Reklâmlarında Kullanılması

Haksız işaretin mal üzerine konularak fiziki olarak satışa sunulması şart değildir. Yargıtay’a göre “iş evrakı” teriminden, kartvizit, mektup, posta kartı, katalog, fiyat listeleri, mönü gibi yazılı kağıtlar anlaşılmalıdır. Ayrıca broşür ve teknik verim raporu gibi tanıtım evrakı da iş evrakı kapsamına girmektedir.

Haksız işaretin yukarıda sayılan iş evrakı üzerinde kullanılması birer ihlal halidir. Ancak markayı taşıyan ürünlerin tamirini, bakımını yapan tamir atölyesi markanın itibarına zarar vermedikçe, malı kendilerinin ürettikleri yönünde alıcıda bir intiba bırakmadıkları takdirde ve malın nitelikleri ile kalitesi konusunda tüketiciyi yanıltmadıkça malın reklam ve tanıtımını yapabilmeleri mümkündür. Yukarıdaki açıklamalarımıza ek olarak markanın karşılaştırmalı bir reklâmda kullanılması, rekabet kurallarına aykırılık oluşturmadığı sürece marka ihlali oluşturmaz.

e. Tescil Edilmiş Bir Markanın Domain-Name Olarak Kullanılması

SMK md 7/3 (d)’deki ilgili düzenlemeye göre: “İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla, işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılması” ikinci fıkraya göre yasaklanabilir.

Söz konusu maddede sayılan şart yerine getirilmiş ise, markayı oluşturan işaretin aynısının ya da benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı olarak kullanılması, yönlendirici kod olarak kullanılması veya yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimde kullanılması halleri marka hakkına tecavüz olarak kabul edilmektedir.

f. İşaretin Ticaret Unvanı ya da İşletme Adı Olarak Kullanılması

SMK md. 7/3 (e)’de düzenlenmiştir.

g. İşaretin Hukuka Uygun Olmayan Bir Şekilde Karşılaştırmalı Reklamlarda Kullanılması

SMK md. 7/3 (f)’de düzenlenmiştir.

Marka Hakkının Korunma Yolları

Markanın taklit edildiğinin tespitinin ardından marka sahibi, üçüncü kişiler aleyhine açacağı davalarda yetkili mahkeme, davacının ikametgâhının olduğu veya suçun işlendiği yer mahkemesidir. Görevli mahkeme ise fikri ve sınai haklar hukuk ve ceza mahkemeleridir.

Tescilli bir markanın marka hakkına bir tecavüz söz konusu olursa, marka sahibi, kanunun 149. maddesi vd. düzenlenen talepleri ileri sürebilir.

Marka sahibi harici, rehin alan ve lisans durumunda, inhisari lisans alan veya duruma göre kanunun 158/2 maddesi basit lisans alan da söz konusu davaları açabilir. Ortak marka halinde markanın her bir sahibi, markanın haklarıyla sınırlı bir şekilde, fakat diğer ortaklardan bağımsız olarak hak sahibidir.

Bundan dolayı ortak markaya tecavüz durumunda, ortak marka sahipleri de birbirlerinden bağımsız olarak 149 vd. düzenlenen ilgili davaları açabilirler. Ancak tecavüz nedeni diğer ortağın tecavüz nedeni ile mahkemeye başvurma nedeni aynıysa, ortak marka sahipleri tarafından birden fazla dava açılması ve diğer şartların varlığı durumunda, mahkemece bu davalar birleştirilerek karara bağlanır.

Marka Hakkının İhlali Durumunda İleri Sürülebilecek Talepler

Bu taleplerin hepsi kanunun 149 maddesi vd. düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre;

  • Fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti;

Marka hakkına karşı tecavüzün gerçekleşmesinin ardından bu fiilin ihlal oluşturup oluşturmadığına ilişkin tespit yapılması gereklidir. Marka hakkı sahibinin bu tespitin yapılmasında hukuki yararı bulunur.

  • Muhtemel tecavüzün önlenmesi;

Henüz meydana gelmemiş ama tecavüz fiilinin gerçekleşmesinin muhtemel gerçekleşmesi muhtemel tecavüz fiilinin gerçekleşmeden önlenmesi için bu dava açılabilir. Örneğin marka hakkının ihlali anlamına gelecek fiili yapacak araçların temin edildiğinin tespit edilmesi halinde bu dava açılarak marka hakkının ihlalinin engellenmesi mümkündür.

  • Tecavüz fiillerinin durdurulması

Burada önleme davasından farklı olarak mevcut devam eden bir tecavüz fiili söz konusudur. İhlal oluşturan fiilin gerçekleştirilmesi ve devam ediyor olması halinde hak sahipleri, tecavüz fiilinin durdurulması davası açarak tecavüze neden olan fiillerin durdurulmasını talep edebilir.

  • Tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazmini,

Marka hakkı ihlal edilen hak sahibi, ihlal nedeniyle uğradığı zararların giderilmesi için tazminat davası açabilir. Davacı marka hakkı sahibi gerçek veya tüzel kişi, davalı ise marka hakkı ihlali oluşturan gerçekleştiren kişidir.

MARKA HAKKI VE KORUNMASI
MARKA HAKKI VE KORUNMASI

Bu dava bakımından zamanaşımı söz konusu fiil bir haksız fiil olduğundan dolayı TBK’nın 72. maddesindeki zamanaşımı süresidir. Sonuç olarak hak sahibi tarafından zararın ve tazminat yükümlüsünün öğrenilmesinden itibaren 2 yıl ve herhalde fiilin işlendiği tarihten itibaren 10 yıl geçmesi ile talep zamanaşımına uğrar.

Hakkı ihlal edilen marka sahibi, uğradığı zararın tazminini ve ihlal nedeniyle yoksun kaldığı karın verilmesini talep edebilir.  Zararın telafisi amacıyla tazminat miktarı hesaplaması yapılırken fiili zarar ve yoksun kalınan kazanç dikkate alınacaktır.

  • Tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde elkonulması.

Bu şekilde marka hakkına tecavüzle ortaya çıkan sonuçların ortadan kaldırılması amaçlanmıştır. Bu çerçevede özellikle haksız kullanılan markalı ürünlerin piyasadan toplanması veya markalı ürünleri üretmeye yarayan araç, cihaz veya makinelere el konulması talebinde bulunulabilir. Böylelikle söz konusu malların ve cihaz, alet ve makinelerin marka hakkına tecavüz edenin mülkiyetinden ve makinelerin marka hakkına tecavüz edenin mülkiyetinden çıkarması amaçlanır.

  • El konulan bu ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkı tanınması.

Ancak bu halde söz konusu ürün, cihaz ve makinelerin değeri ödenecek tazminat miktarından mahsup edilir. Bu değerin kabul edilen tazminat miktarını aşması halinde, aşan kısım hak sahibince karşı tarafa ödenir.

  • Tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle masraflar tecavüz edene ait olmak üzere elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya marka haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imha edilmesi.
  • Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi.

Bu talebin kabulü durumunda ilanın şeklî ve kapsamı kararda tespit edilir. İlan hakkı, kararın kesinleşmesinden sonra üç ay içinde talep edilmezse düşer. Dolayısıyla mahkeme başvurunun süresinde yapılıp yapılmadığını re’sen inceler.

  • İtibar tazminatı; marka hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda markanın itibarı zarara uğrarsa, bu nedenle ayrıca tazminat istenebilir. Bu tazminat tamamen marka hukukuna özgü bir tazminattır. Bu tazminat, kanunun 149. maddesindeki maddi ve manevi tazminattan farklı olup 150/2’deki şartlara ek olarak istenecektir.

Marka Hakkının İhlali Halinde Cezai Sorumluluk

Marka hakkını ihlal eden kişi veya kişilerin sadece hukuki sorumluluğu yoktur. Bunun yanında cezai sorumlulukları da bulunmaktadır. Marka hakkının ihlali halinde uygulanacak cezai yaptırımlara ilişkin düzenlemeler kanunun 30. maddesinde bulunmaktadır.

İlgili maddede düzenlenen suçlar ancak marka hakkı ihlal edilen kişinin yapacağı şikayet üzerine soruşturulur. Düzenlenen suçların bir tüzel kişi tarafından işlenmesi halinde tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirleri uygulanır.

Marka Hakkına İlişkin Davalarda Görevli ve Yetkili Mahkemeler

Marka hakkına tecavüz durumunda, görevli ve yetkili mahkemeler 6769 sayılı Sınai Haklar Kanunu’nda belirtilmiştir. Kanuna göre görevli mahkeme fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi ile fikri ve sınai haklar ceza mahkemesidir. Bu mahkemelerin bulunmadığı yerlerde görevli mahkemeler, fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi yerine asliye hukuk mahkemesi, fikri ve sınai haklar ceza mahkemesi yerine de asliye ceza mahkemesi olacaktır.

Hak sahibi tarafından üçüncü kişiler aleyhine açılacak hukuk davalarında yetkili mahkeme, davacının yerleşim yeri veya hukuka aykırı fiilin gerçekleştiği veyahut bu fiilin etkilerinin görüldüğü yer mahkemesi olacaktır.

Özel bir zamanaşımı öngörülmediğinden marka hakkına tecavüz davalarında haksız fiil zamanaşımı süresi uygulanır. Buna göre zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve herhalde fiilin işlendiği tarihten itibaren on yıl içerisinde dava açması gerekir.

Marka tescilinin sağladığı haklar, marka ihlali sonucunda başvurulabilen hukuki yollar ve süreç kısaca bu şekildedir. Sınai mülkiyet hak sahiplerinin, olası bir hak ihlali durumunda dikkat etmeleri gereken hususlar bulunmakta ve bu hususlar işlemlerin geçerliliği için önem arz etmektedir.

Marka tescili başvurusu işlemleri ve olası marka hakkının ihlali sonucunda yasal yollara başvurma, yetkili ve görevli makamların tespiti, maddi ve manevi tazminat dava işlemleri yorucu ve kafa karıştırıcı olabilmektedir. Marka hakkı, bir ürün veya hizmetin benzersizliğini ve tanınabilirliğini koruyan, tescil edildiğinde yasal bir koruma sağlayan önemli bir intelektüel mülkiyet unsuru olup, marka sahiplerinin haklarını koruma ve rekabeti dengeleme amacını taşır. Bu sebepten uzman ve güvenilir bir avukat veya yasal danışman ile çalışılmalıdır.

Bizler de tam da bu sebepten, İzmir Kapital Hukuk ve Danışmanlık olarak; İzmir ve çevre illerde, fikri ve sınai haklar hukuku ve ticaret hukuku alanlarında, hukuki sorun ve çözümü, uyuşmazlık konularında danışmanlık ve temsil faaliyetleri gibi yargı ihtiyaçlarınızda danışabileceğiniz merciler olarak buradayız. Kapital Hukuk Büromuz ile bu ve benzeri birçok dava konusunda detaylı bilgiye ana sayfamızdan ulaşabilirsiniz. Merak ettiğiniz geri kalan birçok konuda ise Kapital İzmir Avukatlık Hukuk Bürosu İletişim bilgilerinden birini tercih ederek bizlere danışabilirsiniz.

Son Yazılar

Hukuki Yardım Al

Danışmak istediğiniz her konuda bize ulaşın!

BİZE ULAŞIN