ANNENİN SOYADI NASIL ALINIR?

VELAYETİ BOŞANMIŞ ANNEYE VERİLEN ÇOCUĞUN ANNENİN SOYADINI KULLANMASI

Annenin Soyadını Alma ve Annenin Soyadını Alma Davası

Soyadı, soybağının bir sonucudur. Türk Medeni Kanunu, ailenin soyadını madde 187, çocuğun soyadını ise madde 321’de düzenlemiştir. Buna göre:

“Madde 187- Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Daha önce iki soyadı kullanan kadın, bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabilir.”

“Madde 321- Çocuk, ana ve baba evli ise ailenin; (…) (3) soyadını taşır. Ancak, ana önceki evliliğinden dolayı çifte soyadı taşıyorsa çocuk onun bekârlık soyadını taşır.”

Anayasa Mahkemesi kararları ışığında velayeti boşanmış anneye verilen çocuğun annenin soyadını kullanması

Anayasa Mahkemesi genel tutum olarak, boşanan ve çocuğunun velayeti kendisine verilmiş olan annelerin, çocuğuna kendi soyadını vermek üzere yaptığı başvuru ve açtığı davaların reddedilmesi şeklindeki uygulamaları “hak ihlali” olarak değerlendirmekteydi. Mahkemenin bu konu hakkındaki tutumunu verdiği önemli kararlar ışığında inceleyebiliriz.

İlk olarak 8/12/2011 tarihli ve E.: 2010/119, K.: 2011/165 sayılı Aile Hayatına Saygı Hakkına İlişkin Hayriye Özdemir Kararında Anayasa Mahkemesi, boşanma davasında velayeti anneye verilen çocuğun annenin soyadını kullanma talebiyle açılan davanın reddedilmesi nedeniyle, Anayasa madde 20 kapsamında başvurucunun aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. Mahkeme, boşanan kadının velayeti altındaki çocuğuna annenin soyadını verememesine engel olarak gördüğü 1934 tarihli 2525 sayılı Soyadı Kanunu’nun 4. Maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “…Evliliğin feshi veya boşanma hallerinde çocuk anasına tevdi edilmiş olsa bile babasının seçtiği veya seçeceği adı alır.” şeklindeki düzenlemeyi eşitlik ilkesine aykırı bulduğundan bu kararla iptal etmiştir.

İlgili iptal kararı gerekçesinde; kadın ve erkeğin evlilik süresince ve evliliğin sona ermesinde eşit hak ve sorumluluklara sahip olmaları gereğine yer veren uluslararası sözleşme hükümlerine de atıf yapılmış ve eşlerin evliliğin devamı boyunca ve boşanmada sahip oldukları hak ve yükümlülükler bakımından aynı hukuksal konumda oldukları, erkeğe velayet hakkı kapsamında tanınan çocuğun soyadını seçme hakkının kadına tanınmamasının velayet hakkının kullanılması bakımından cinsiyete göre ayrım yapılması sonucunu doğuracağı belirtilmek suretiyle, itiraz konusu kuralın, Anayasa’nın 10. ve 41. maddelerine aykırı görülmesi nedeniyle iptaline karar verildiği belirtilmiştir. Bu iptal kararı sayesinde velayeti anneye verilen çocuğun annenin soyadının kullanılabilmesinin yolu açılmıştır.

25.06.2015 tarih ve 2013/3434 numaralı, 11.11.2015 tarih ve 2013/9880 numaralı, 20.07.2017 tarih ve 2014/1826 numaralı bireysel başvuru kararlarında ise, velayeti anneye verilen çocuğun annenin soyadının kullanılması, Anayasa madde 20 gereğince velayet hakkı ve bu kapsamdaki yetkilerin kullanımı dahilinde değerlendirilmiş ve çocuğun soyadının belirlenme hakkını da velayet hakkı kapsamında saymıştır. Mahkeme, çocuğun soyadını belirleme hakkının yalnızca erkeğe tanınmasının velayet hakkının kullanımı açısından cinsiyetçi bulmuş ve Anayasa 20. Maddeyi 10. Madde ile değerlendirerek ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine karar vermiştir.

 

Annenin Soyadı Nasıl Alınır?
Annenin Soyadı Nasıl Alınır?

Yargıtay’ın velayeti boşanmış anneye verilen çocuğun annenin soyadını kullanması hakkındaki tutumu

Yargıtay’ın konu üzerindeki tutumu uzunca bir süre olumsuzdu. Yargıtay, velayeti anneye verilen çocuğun soyadının değiştirilmesini çocuk yararına aykırı görüyor, bu nedenle açılan davalarda yerel mahkemelerde verilen kabul ve direnme kararlarını bozuyordu.

Yargıtay, 2018 yılında verdiği bir kararla genel tutumunun aksine velayet hakkına sahip annenin çocuğun soyadını değiştirmesine engel bulunmadığını hükme bağlamış ve bunu da “çocuğun üstün yararı” ilkesine dayandırmıştır.

Çocuğun üstün yararı ilkesi nedir?

Çocuğun üstün yararı; ulusal ve uluslararası düzeyde tanınan, en kapsamlı düzenlemelerinden birini Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesinde bulan, genel olarak bir çocuğun esenliğini ifade eden kavramdır. Çocuğun üstün yararı ilkesi, çocuğun iradesinin ve isteğinin yerini tutar ve çocuğun zayıf durumunu dengeler. İlke aynı zamanda anne babaya ve resmi makamlara yol gösterir. İçini hakimin dolduracağı bir hakkaniyet kavramı olan çocuğun üstün yararı geniş kapsamlı düşünülmeli, çocuk için en iyisinin belirlenmesinde ölçüt olarak değerlendirilmelidir.

Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi, yaşama hakkı, gelişme hakkı, korunma hakkı, katılma haklarının yanında çocuğun yüksek yararına öncelik tanınmasını düzenlemiştir. Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’nin 3. maddesi uyarınca,

“1) Kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşları, mahkemeler, idari makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun yararı temel düşüncedir.

2) Taraf Devletler, çocuğun ana-babasının, vasilerinin ya da kendisinden hukuken sorumlu olan diğer kişilerin hak ve ödevlerini de göz önünde tutarak, esenliği için gerekli bakım ve korumayı sağlamayı üstlenirler ve bu amaçla tüm uygun yasal ve idari önlemleri alırlar.

3) Taraf Devletler, çocukların bakımı veya korunmasından sorumlu kurumların; hizmet ve faaliyetlerin özellikle güvenlik, sağlık, personel sayısı ve uygunluğu ve yönetimin yeterliliği açısından, yetkili makamlarca konulan ölçülere uymalarını taahhüt ederler.”. İlkenin sözleşmede vurgulandığı diğer maddelere şunları örnek verebiliriz: aileden ayrılma (Madde 9), ana-babanın sorumlulukları (Madde 18), ailesinden yoksun çocukların korunması (Madde 20), evlat edinme (Madde 21), özgürlükten yoksun bırakılma (Madde 37) ve suçla karşılaşan çocuklara yönelik hükümler (Madde 40).

Yargıtay’a göre çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Çocuğun üstün yararını belirlerken, onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir.

Bazı Yargıtay kararı örnekleri

Yargıtay 2. HD. E. 2018/1306, K. 2018/4719, T. 09/04/2018 künyeli kararda ebeveynleri boşanan çocuğun velayetinin anneye verildiği, babanın çocuğa karşı ilgisiz olduğu ve çocukla görüşmediği, çocuğun annenin soyadını taşımamaktan dolayı rahatsız olduğu, bu rahatsızlığını sürekli olarak dile getirdiği, bu sebeple çocuğun soyadının annenin soyadı ile değiştirilmesinin çocuğun üstün yararına olacağına karar verilmiştir. Sözü edilen soyadı değişikliği talebi velayet hakkı kapsamındaki yetkilerin kullanımı ile ilgili görülmüştür. Erkek ve kadının aynı hukuksal konumda olmasına vurgu yapılarak kadına çocuğun soyadını belirleme hakkı tanınmamasının velayet hakkının kullanılması bakımından cinsiyete dayalı farklı bir muamele teşkil edeceği, evlilik birliğinin sona ermesi ile kendisine velayet hakkı tevdi edilen annenin soyadı ile değiştirmesine engelleyici yasal bir düzenlemenin bulunmadığı ifade edilmiştir.

Yargıtay 2. HD. E. 2019/6722 K. 2019/10404 T. 21.10.2019 künyeli kararda da benzer şekilde, velayet hakkı annede olan çocuğun yaşamını annesiyle geçirdiği, babasıyla bağının büyük ölçüde kopmuş olduğu, çocuğun ruhsal gelişiminin olumsuz etkilenmeyeceği anlaşıldığından çocuğun üstün yararı sebebiyle çocuğun soyadının annenin soyadı ile değiştirilmesine karar vermiştir.

Sonuç

Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay, çocuğun soyadının değiştirilmesini belli şartlar dahilinde kabul etmiştir. Verilen kararlar birlikte değerlendirildiğinde, boşanma sonrasında çocuğun annenin soyadını kullanabilmesi; çocuğun velayetinin annesinde olması, çocuğun annenin soyadını alması için haklı sebeplerin varlığı, soyadındaki değişikliğin çocuğun üstün yararına aykırı olmaması şartlarının birlikte varlığı halinde mümkün olduğu söylenebilmektedir.

Yargıtay’ın son dönemlerdeki tutum değişikliğinden sonra Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay uygulamaları birbirleriyle uyumlu hale gelmişler, bir nevi yargıda birlik sağlanmıştır. Sonuç olarak boşanan kadın çocuğa kendi soyadını dava hakkını kullanarak verebilir, demek mümkündür.

Diğer yazılarımıza göz atmak için linke tıklayabilirsiniz.

Av.Bahadır Gökhan Kaya

Stj.Av.Çağla Ersungur

Sosyal Medyada Bizi Takip edin
https://www.facebook.com/kapitalhukuk
https://twitter.com/kapital_hukuk
https://www.instagram.com/kapitalhukuk/
https://tr.linkedin.com/company/kapi%CC%87tal-hukuk

 

Son Yazılar

Hukuki Yardım Al

Danışmak istediğiniz her konuda bize ulaşın!

BİZE ULAŞIN