TANIM
Haksız bir fiil sonucu kişinin hayatını kaybetmesi sebebiyle yaşantısı boyunca destek olduğu kişiler, bu destekten mahrum kalmaktadır.
Destekten yoksun kalan bu kişiler, mahrum kaldıkları bu destek için destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunabilme hakkına sahiptir. Yani destekten yoksun kalma tazminatını,
haksız fiil sonucu hayatını kaybeden kişinin ölüm sebebiyle desteğinden yoksun kalanlarının, mahrum kaldığı bu desteği tazmin etmek amaçlı açtıkları tazminat davası olarak tanımlayabiliriz. Bu türden bir tazminatın amacı, haksız fiil sebebiyle ölen kişinin desteğinden mahrum kalanlarının, ölümden önceki sosyo-ekonomik durumlarının bir nevi korunmaya çalışılmasıdır.
DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI DAVASINI KİMLER AÇABİLİR?
Bu tazminatın, maddi bir tazminat türü olduğunu belirtmek gerekir. Destekten yoksun kalma tazminatının talep edilebilmesi için ölen eden kişiden sağ iken sürekli ve düzenli maddi veya manevi bir destek görebilmek şarttır. Şayet ölen kişinin sağlığında sürekli ve düzenli maddi veya manevi bir destek alınmıyorsa, destekten yoksun kalma tazminatı talep etmek mümkün değildir. Ayrıca destekten yoksun kalma tazminatının talep edilebilmesi için ölenin mirasçısı olmaya gerek yoktur. Hatta mirasın reddedilmiş olduğu durumlarda bile, ‘belirli şartlar altında’ mirası reddeden kişiler de destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilirler. Bu durum birçok Yargıtay kararıyla da sabittir. Örneğin Yargıtay bir kararında ‘…Mahkemece yukarıda anılan madde hükmünden yalnız ölenin mirasçılarının faydalanabileceği esasından hareketle ve mirasın reddedilmiş bulunması nedenine dayanılarak maddi tazminata ilişkin isteğin reddedilmesi kanunu aykırıdır.’ şeklinde bir karar vermiştir. ( Yargıtay 4.Hukuk Dairesi 18.10.1973, E.1973/10302 K. 1973/8845) Destekten yoksun kalma tazminatını talep edebilecek kişileri şu şekilde sınıflandırabiliriz:
Ölenden Destek Alan Kişiler
Ölenin sağlığında destek alan herkes, ölüm sonrası destekten yoksun kalma tazminatı davası açabilir. Bu kişiler ölenden, ölenin sağlığında düzenli ve sürekli destek almak koşuluyla ölenin nişanlısı, teyzesi, amcası, dayısı vb. olabilir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, bu kişiler ile ölen arasında bir kan veya akrabalık bağı olmak zorunda değildir. Örneğin, ölenden düzenli destek alan arkadaşı, ölenin düzenli destek verdiği evlilik bağı bulunmayan sevgilisi, gayri resmi ilişkisi de destekte yoksun kalma tazminatı isteminde bulunabilir. Yargıtay bir kararında ‘… doktrinde ve Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamaları ile, kabul edilmiş bir olgu olduğu gibi, Dairemizin uygulamaları da bu yöndedir. Borçlar Kanununun 45. maddesinde de belirtildiği üzere “destek” kavramı hukuki bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu içerir. Medeni Yasa uyarınca evlilik bağı kurulmasa dahi fiili evlilik birliğiyle murise bağlı olan davacının tazminat taleplerinin, gayri resmi evliliklere yasal hak tanınmayacağı gerekçesiyle reddi hatalıdır.’ şeklinde bir sonuca varmaktadır. (Yargıtay 21.Hukuk Dairesi, 11.10.2001, E.2001/6819 – K.2001/6640)
Eş, Çocuk, Ana, Baba
Eşler birbirine, çocuklar ana-babaya, ana ve baba da çocuklara destek olmaktadır. Bu yüzden bu kişiler, destekten yoksun kalma tazminatı istemlerinde aralarında desteğin var olup olmadığını ispatlamak zorunda değildirler. Çünkü aralarında bir kan bağı ve akrabalık ilişkisi olduğu normal hayatın süregelişinden bilinen bir gerçektir. Ancak davalı karşı tarafın, tazminat talebinde bulunan ile ölen arasında bir destek ilişkisinin olmadığını ispatlaması yolunda bir engel yoktur. Örnek vermek gerekirse, evlatlarını terk etmiş, sağlığında çocuklarına hiçbir şekilde destek olmamış anne; hayatını kaybeden çocuğundan destekten yoksun kalma tazminatı talep edemez.
Kardeşler
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 364’üncü maddesinde de belirtildiği üzere, kardeşlerin destekten yoksun tazminatı talep edebilmeleri,
refah içinde bulunmamalarına bağlıdır. Dolayısıyla ancak, destek alan kardeş destek veren kardeşin ölümü neticesinde yoksulluğa düşüyorsa destekten yoksun kalma tazminatı davası açabilir. Fakat destek alan kardeş özel bakım gerektiren derecede bir sakatlığa veya engele sahipse ya da bir hastalığa yakalanmışsa, akli veya sinirsel bir hastalığa sahip ise destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilmektedir.
DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATININ ŞARTLARI NEDİR?
Desteğin Ölmüş Olması
- Destekten yoksun kalma tazminatının ilk şartı destekte bulunanın yani desteğin ölmüş olmasıdır. Örneğin destek, eylem sonucu yoğun bakıma veya bitkisel hayata girmiş olsa bile henüz ölmediğinden dolayı destekten yoksun kalma tazminatı yoluna gidilemeyecektir.
- Ayrıca belirtmek gerekir ki 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 31’inci ve 32’nci maddelerindeki hükümler neticesinde ‘kişi ölmüş olma ihtimalinin kuvvetli olduğu bir durumda kalmış ve bir daha kendisinden haber alınamamış veya uzun süre kendisinden haber alınamamış ise’ yani ölüm karinesi ve gaiplik kararları halinde kabul edilir.
Kişinin Ölümüne Sebep Olan Bir Muhatabın Varlığı
- Destekten yoksun kalma tazminatının bir diğer şartı ise, ölen kişinin ölümüne sebebiyet veren bir muhatabın gerekliliğidir. Dolayısıyla muhakkak, kişinin ölümüne bir muhatabın sebebiyet vermiş olması gerekmektedir.
Desteğin Düzenli ve Sürekli Olması
- Destekten yoksun kalma tazminatının talep edilebilmesi için bir başka şart ise destek tarafından düzenli ve sürekli bir destek sağlanmasıdır. Yani örneğin, şayet ölen kişi sağlığında bir defaya mahsus destekte bulunduysa, destekten yoksun kalma tazminatı talep edilemez.
Ölenin Ölümüne Sebebiyet Veren Fiilde Ağır Kusurunun Bulunmaması
- Destekten yoksun kalma tazminatı talep edilen ve ölüme sebebiyet veren eylemin muhatabı, şayet ölüme sebebiyet veren eylemde ölenin ‘ağır kusuru’ olduğunu ispatlarsa tazminat yükümlülüğünden kurtulabilir.
‘DESTEK’ KAVRAMI
Destekten yoksun kalma tazminatı bakımından ‘destek’ kavramını değerlendirecek olursak, şöyle bir tanım yapmak yerinde ve açıklayıcı olacaktır; ‘Destek, yakın ilişkisi bulunanlara veya akrabalık bağı bulunduklarına sürekli ve düzenli olarak destekte bulunan, öldüğünde de bu desteğin kuvvetle muhtemel devam edeceği düşünülen kişidir.’ Destek olmak yani destek alana yardımda bulunmak, çeşitli şekillerde vücut bulabilir:
- Para vermek suretiyle,
- Eğitim giderlerini karşılamak suretiyle,
- Hizmet etmek suretiyle,
- Çeşitli Yargıtay kararlarında sürekli ve düzenli olarak yapılan hizmet edimleri de bir kimsenin destek sayılması için yeterli bulunmuştur. Örneğin Yargıtay bir kararında ‘…kız evladı olan desteğin anne, baba olan davacılara muhtemel yaşamları boyunca para veya hizmet şeklinde destek olacağının kabulü ile hesaplamanın yapılması gerekir.’ şeklinde bir karara vardığı görülmektedir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesi, 18.4.2002, E.2002/757 – K.2002/5015)
Bunun yanı sıra Yargıtay, bedelsiz başkasının bakımını sağlayan ve ona hizmet eden kimseleri de destek saymaktadır. Örneğin Yargıtay bir kararında ‘…Ev işlerini gören kadın da destektir. … yalnızca ev işlerini gören bir kadın da kocasının desteği sayılabilir. Trafik kazasında ölen desteğin 1932 doğumlu olması, onun destek olamayacağına gerekçe olamaz.’ şeklinde bir karara varmıştır. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, 13.9.1999, E.1999/4689 – K.1999/6755)
- Yemek, kıyafet veya kalacak yer sağlamak suretiyle
DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2’nci maddesine göre, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.
Kanunun bu ifadesinden yola çıkarak, destekten yoksun kalma tazminatı davalarında görevli mahkeme
asliye hukuk mahkemeleridir. Ancak özellikle belirtmek gerekir ki, özel ilişki mevcut olan konularda özel mahkemeler görevlidir. Örneğin, destekten yoksun kalma tazminatı isteme sebebiniz trafik kazasında desteğin ölümü ise ve destekten yoksun kalma tazminatı davası sigorta şirketine karşı açılacak ise görevli mahkeme
asliye ticaret mahkemesidir.Yetki konusunda ise, yine aynı sayılı kanunun 6’ncı maddesindeki hükme göre
genel yetkili mahkemeyi, davalının dava açıldığı tarihteki yerleşim yeri şeklinde ifade edebilmek mümkündür. Aynı kanunun 7’nci maddesine göre,
birden fazla davalı mevcut ise davalılardan herhangi birinin yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir diyebilmek mümkündür.
DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI DAVASI AÇMA SÜRESİ VE ZAMANAŞIMI
6098 sayılı Borçlar Kanununun 72’nci maddesinde açıkça ifade edildiği üzere, tazminat istemi zararın ve tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren
2 yıldır. Haksız fiilin sebep olduğu ölümlerde zarar bazen, haksız fiilin gerçekleştiği anda gerçekleşmeyebilmektedir. Buradaki zarardan kastımız elbette ki ölümdür. Örneğin, trafik kazalarında bazen ölüm kaza anından sonra gerçekleşebilmektedir. Dolayısıyla bu gibi durumlarda belirtilen 2 yıllık sürenin başlangıcı, ölümün (zararın) gerçekleştiği andır. Ancak aynı kanunun aynı maddesinin devamı hükmünün yorumlanması neticesinde de şu bilgi es geçilmemelidir: ‘Zarar ve tazminat yükümlüsü şayet bu 2 yıllık süre geçtikten sonra bile öğrenilse,
her halde 10 yıllık bir zamanaşımı süresi mevcuttur.’ Bu tazminata konu olan fiil aynı zamanda suç teşkil eden bir fiil olduğundan ötürü; ceza zamanaşımı süreleri göz ardı edilmemelidir. Buna ilişkin tazminat davası açılırken ilgili kanunlardaki belirtilen zamanaşımı süreleri dikkate alınmalı ve bu süreler zamanaşımına uğramadan konu, yargı mercilerine taşınmalıdır.
DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI NASIL HESAPLANIR?
Destekten yoksun kalma tazminatının değerinin hesaplanmasında belirli kıstaslar esas alınmaktadır Bu kıstaslar yardımı ile ölen kişinin ekonomik imkânları ve bu imkânlar vasıtasıyla elde ettiği ya da ölmeseydi elde edeceği gelir tespit edilmeye çalışılır. Tazminatın hesaplanmasında gerçek ücretin esas alınması koşuldur. Ölenin gelirinin tespitinde maaş bordroları; bunlar yoksa meslek odalarından sorularak tespit edilecek gelir hesaba katılır. Destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında ölenin muhtemel yaşam süresi de göz önüne alınır. Ölen evliyse, çocukları varsa veya bekâr olup anne ve/veya babasını destekliyorsa, bunlar da destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında dikkate alınan hususlardır. Daha önce de destekten yoksun kalma tazminatının şartların belirttiğimiz gibi kusur, destekten yoksun kalma tazminatı bakımından önem taşıyan bir noktadır. Dolayısıyla, ölenin ölümünden sorumlu tutulan tazminat yükümlüsü muhatabın ödeyeceği tazminatın hesaplanmasında, kusur oranının varlığı ve tespiti önem taşımaktadır. Kusur tespitleri, mahkemenin tayin ettiği bilirkişi heyeti tarafından yapılmaktadır.
İzmir avukat olarak, hukuki konularda size rehberlik etmek ve sorularınıza cevap vermek için buradayız. Diğer yazılarımıza göz atmak için
linke tıklayabilirsiniz.
KAYNAKÇA
-4721 sayılı Türk Medeni Kanunu-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu -6098 sayılı Borçlar Kanunu– Yargıtay 4.Hukuk Dairesi 18.10.1973, E.1973/10302,
K. 1973/8845– ” 4.Hukuk Dairesi, 18.4.2002, E.2002/757 – K.2002/5015– Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, 13.9.1999, E.1999/4689 – K.1999/6755– Yargıtay 21.Hukuk Dairesi, 11.10.2001, E.2001/6819 – K.2001/6640-‘Destekten Yoksun Kalma Tazminatı’, Prof. Dr. Kemal Tahir GÜRSOY, dergipark,
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/631994–
https://www.tazminathukuku.com/arastirma-yazilari/destekten-yoksun-kalma-tazminatinda-yoksun-kalinan-nedir.htm-https://www.tazminathukuku.com/yargitay-kararlari/destek-tazminati-konusunda-yargitay-kararlari.htmAv. Dicle GöktaşSosyal Medyada Bizi Takip edin
https://www.facebook.com/kapitalhukukhttps://www.instagram.com/kapitalhukuk/https://tr.linkedin.com/company/kapi%CC%87tal-hukuk