Bu yazımızda ÇED gerekli değildir kararı ve maden işletmeciliği ele alınacak, Türk mevzuatındaki düzenlemelerle bu sürecin sonuçları, gereklilikleri ve şartları irdelenecektir.
GİRİŞ
Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci, çevre üzerinde potansiyel etkileri olan projelerin değerlendirilerek, bu etkilerin en aza indirgenmesi veya önlenmesi için alınacak önlemlerin belirlenmesini amaçlayan bir süreçtir.
Türkiye’de çevresel etki değerlendirmesi, Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği ve Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği Uygulama Kılavuzu gibi mevzuatlarla düzenlenmektedir.
Ancak, bazı projeler, belirli kriterlerin sağlanması durumunda ÇED gerekliliği olmaksızın hayata geçirilebilir. Evvela ÇED ne anlama gelmektedir onu ele almak gerekmektedir.
ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ NE ANLAMA GELMEKTEDİR?
Çevresel etki değerlendirmesi (ÇED), yukarıda da değinildiği üzere, bir projenin çevresel etkilerini önceden belirlemek ve bu etkileri en aza indirmek veya önlemek için alınacak tedbirleri belirlemek amacıyla yapılan bir süreçtir. Bu süreç, projelerin çevre üzerindeki potansiyel etkilerini analiz etmek, olumsuz etkileri öngörmek ve önleyici veya azaltıcı önlemler alarak çevreye ve doğal kaynaklara zarar verme riskini en aza indirmeyi hedefler.
Hukukumuzda çevresel etki değerlendirmesi, 2872 sayılı Çevre Kanunu ve Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği (ÇEDY) ile regüle edilmiştir. Çevre Kanunu, çevreyle ilgili genel prensipleri ve kuralları belirlerken, ÇEDY ise ÇED sürecinin nasıl yürütüleceğini ve hangi projelerin ÇED sürecine tabi tutulacağını ayrıntılı bir şekilde düzenlemektedir.
Türkiye’de, çevresel etki değerlendirmesi zorunlu olan projeler ÇED kapsamına alınır. Bu projeler, ÇEDY’nin 7. maddesindeki atıfla Ek-1 listesinde belirtilen faaliyetlerdir. Bu listede yer alan projelerin gerçekleştirilmesi durumunda, proje sahipleri ÇED sürecine girmek ve ÇED raporu hazırlamak zorundadır.
ÇED süreci, projenin etkilerini değerlendiren bir raporun hazırlanmasını, halkın katılımının sağlanmasını, değerlendirme sürecinin yürütülmesini ve sonuçta bir ÇED raporunun onaylanmasını içermektedir.
ÇED raporu, projenin çevresel etkilerini ayrıntılı bir şekilde analiz etmekte ve bu etkilerin en aza indirgenmesi veya önlenmesi için alınacak tedbirleri belirtmektedir. Bu rapor, bakanlığın atadığı uzman kişilerden oluşan bir komisyon tarafından hazırlanır ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından incelenir ve onaylanır. Onaylanan ÇED raporu, projenin çevresel etkileri ve alınacak önlemler hakkında resmi bir belge niteliği taşır.
ÇED süreci, çevre koruması, sürdürülebilir kalkınma ve halkın katılımı gibi prensiplere dayanır. Amacı, çevreye ve doğal kaynaklara zarar verme riskini en aza indirmek ve projelerin çevresel etkilerini değerlendirmek suretiyle çevresel sürdürülebilirliği sağlamaktır.
ÇED GEREKLİ DEĞİLDİR KARARI NE DEMEKTİR?
ÇED gerekliliği olmadığına dair karar, bir projenin çevresel etki değerlendirmesi sürecine tabi tutulmadığını ifade eden bir karardır. Bu karar, projenin çevresel etkilerinin önemli veya olumsuz olmadığına dair yapılan değerlendirme sonucunda verilir. ÇED gerekliliği olmadığına dair kararın verilmesi, projenin çevresel etkileri üzerinde daha az düzenleme ve denetime tabi olmasını sağlar.
Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci tamamlandıktan sonra, Bakanlık proje için “ÇED Gereklidir” veya “ÇED Gerekli Değildir” kararını 5 iş günü içinde verir. Bu karar ilgili il müdürlüğüne, görüş alınan kurum/kuruluşlara, proje sahibine ve yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlara bildirilir. Karar ayrıca il müdürlüğü tarafından internet sitesinde süresiz ve askıda 30 takvim günü boyunca ilan edilerek halka duyurulur.
Ancak, “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilen bir projenin yatırıma başlanmaması durumunda, 5 yıl içinde mücbir sebep olmaksızın yatırıma başlanılmazsa, bu karar geçersiz sayılır. Yani, projenin gerçekleştirilmemesi veya başlanmaması durumunda, “ÇED Gerekli Değildir” kararı geçerliliğini yitirir.
Bununla birlikte, yatırıma başlanmayan projeler için verilen “ÇED Gerekli Değildir” kararları, proje sahibinin talebi ve Bakanlık tarafından uygun görülmesi halinde geçersiz sayılabilir. Bu durumda, Bakanlık ve il müdürlüğü tarafından internet sayfasında ilan edilir.
Bu düzenlemelerin amacı, projelerin çevresel etkilerinin değerlendirilmesi ve karar verilmesi sonrasında, proje sahibinin belirlenen süre içinde yatırıma başlamasının teşvik edilmesidir. Aksi takdirde, “ÇED Gerekli Değildir” kararı geçersiz hale gelir ve projenin çevresel etkileri yeniden değerlendirilmelidir.
ÇED GEREKLİ DEĞİLDİR KARARI ALABİLMENİN ŞARTLARI NELERDİR?
Bu karar, 1983 tarihli Çevre Kanunu ve Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği tarafından düzenlenmektedir. Yukarıda da açıklandığı üzere Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği, çevresel etki değerlendirmesine tabi tutulması gereken projeleri ve süreci ayrıntılı bir şekilde açıklamaktadır. Ancak, yönetmelikte belirtilen bazı projeler, belli kriterleri sağladıkları takdirde ÇED gerekliliği olmadığına dair karar alabilmektedirler.
Çevresel etki değerlendirmesi mevzuatına göre, ÇED gerekli değildir kararı alınabilmesi için aşağıdaki kriterlerden en az birini sağlamak gerekmektedir:
- Projenin belirli bir kapasite veya büyüklük sınırının altında olması.
- Projeye ilişkin mevzuatta veya ilgili çevre mevzuatında ÇED gerekliliği olmadığının belirtilmesi.
- Projenin, çevreye zararlı etkilerinin, mevzuatta belirtilen sınırların altında kalması.
- Projenin, çevre üzerinde olumsuz etkileri olmadığının bilimsel olarak kanıtlanması.
ÇED GEREKLİ DEĞİLDİR KARARININ ETKİLERİ NELERDİR?
ÇED gerekliliği olmadığına dair kararın projeler üzerinde çeşitli etkileri bulunmaktadır. Bu etkileri aşağıda inceleyelim:
- Bürokratik Yükün Azalması: ÇED süreci, projeyi yürüten kuruluşlar için zaman alıcı ve maliyetli bir süreç olabilir. ÇED gerekliliği olmadığına dair karar alınması, bu sürecin atlanmasını sağlayarak bürokratik yükün azalmasını sağlar.
- Projelerin Hızlanması: ÇED sürecinin atlanması veya hızlandırılması, projelerin hayata geçirilme süresini kısaltabilir. Bu da ekonomik faaliyetlerin hızlanmasına katkıda bulunabilir. Böylelikle aslında yapılacak olan yatırımın daha hızlı ilerlemesi ve projeye daha hızlı bir şekilde başlanmasının sağlanması ile projeye dair öngörülebilirlik indeksi artar. Böylelikle proje sahibi, yatırımcılarının beklentilerini daha hızlı ve efektif bir şekilde tatmin edilmesini sağlar.
- Daha Az Maliyet: ÇED süreci, çevresel etkilerin değerlendirilmesi, izleme ve raporlama gibi işlemleri içerdiği için maliyetli olabilir. ÇED gerekliliği olmadığına dair karar, projelerin daha az maliyetle tamamlanmasını sağlar.
Bu şekilde kar marjini artan projelerle yatırımcılar ve proje sahipleri, hem alansal hem de ekonomik kapsamda diğer rakiplerinin önüne geçebilmektedirler.
MADEN OCAKLARI İÇİN BU KARARIN ALINABİLMESİNİN ŞARTLARI NELERDİR?
Maden ocaklarının ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) gerekli değildir kararı alabilmesi için belirli şartların yerine getirilmesi gerekmektedir.
Evvela maden sahasının büyüklüğü önem arz etmektedir. Zira ÇED gerekli değildir kararı alabilmek için maden sahasının belirli bir büyüklük sınırını aşmaması gerekmektedir. Bu sınır, Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan ÇED Yönetmeliği’nde belirlenmektedir. Sınırın üzerindeki maden sahaları ÇED sürecine tabi tutulurlar.
2023 senesi için ÇED Yönetmeliği Ek-1 kapsamında 25 hektar ve üzeri maden işletmeleri ÇED sürecine tabi tutulmaktadırlar.
Buna ek olarak maden türü de bu kapsamda değerlendirmeye alınacak faktörler arasında girmektedir. Bu noktada ÇED gerekli değildir kararı, bazı maden türleri için geçerlidir diyebiliriz. Her maden türü için ayrı ayrı değerlendirme yapılmakla birlikte örneğin çoğu durumda altın, gümüş, bakır, kurşun, çinko gibi değerli metallerin çıkarıldığı madenler için ÇED süreci gereklidir diyebiliriz.
Maden sahasının çevresel etkileri de, ÇED süreci gerekliliğini belirleyen önemli faktörlerden birisidir. Eğer maden sahasının çevreye olumsuz etkileri olabileceği düşünülüyorsa, ÇED süreci zorunlu hale gelir. Bu etkiler arasında su kaynaklarının kirlenmesi, toprak erozyonu, biyolojik çeşitlilik kaybı ve hava kirliliği gibi faktörler yer alabilmektedir.
Maden sahasının bulunduğu bölgedeki çevresel planlar ve politikalar da ÇED gerekliliği üzerinde etkili olabilir. Eğer bölgesel düzeyde maden çıkarma faaliyetlerinin ÇED sürecine tabi tutulması gerektiğini belirleyen bir plan veya politika varsa, maden sahası bu sürece dahil olacaktır.
Örnek olarak traverten sahası olarak planlanıp belirlenen bölgelerde bir mermer işletmesinin kesin olmamakla birlikte ÇED gerekli değildir kararı alması daha mümkün olacaktır.
Yukarıda da belirtildiği üzere ÇED süreci genellikle kamuoyu katılımını ve yerel yönetimlerin görüşlerini içerir. Eğer maden sahasının çevresindeki halk veya yerel yönetimler ÇED sürecini talep ederse veya çevresel etkiler konusunda endişelerini dile getirirse, bu da ÇED gerekliliğini artırabilir.
Bu şartlar genel bir bakış sağlamakla birlikte, ÇED sürecinin ayrıntıları ve gereklilikleri mevzuata, bölgesel faktörlere ve projenin özelliklerine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Dolayısıyla, maden ocaklarının ÇED gerekliliğini belirlemek için ilgili mevzuat ve ilgili mevzuata hakim danışmanlara başvurmanız önemlidir. Bu sebeple bu konuda daha detaylı bilgi için bu alanda ihtisaslaşmış büromuz avukatlarına danışmanızı tavsiye ederiz.
Sonuç olarak, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci, çevre üzerinde potansiyel etkileri olan projelerin değerlendirilmesi için önemli bir araçtır. Türk mevzuatı, ÇED gerekliliği olmadığına dair kararın alınabilmesi için belirli kriterlerin sağlanmasını öngörmektedir.
Bu kararın alınması, projelerin bürokratik yükünü azaltabilir, hızlanmasını sağlayabilir ve maliyetleri düşürebilir. Ancak, çevresel etkilerin tam olarak değerlendirilmemesi ve göz ardı edilmesi riskini de beraberinde getirebilir. Bu nedenle, ÇED gerekliliği olmadığına dair kararların dikkatli bir şekilde verilmesi ve çevresel korumaya yönelik diğer önlemlerin alınması önemlidir.
Avukat İzmir olarak, hukuki konularda size rehberlik etmek ve sorularınıza cevap vermek için buradayız. Diğer yazılarımıza göz atmak için linke tıklayabilirsiniz.
Stj. Av. Ömer Faruk KILIÇ
Av. Muhittin KURNAZ
Sosyal Medyada Bizi Takip edin
https://www.facebook.com/kapitalhukuk