HUKUKİ EL ATMA (KAMULAŞTIRMAMA)

Bu yazımızda kamulaştırmasız el atmanın bir türü olan hukuki el atma irdelenecektir.

Hukuki el atma kavramını incelediğimiz bu yazımızda bu kavramın daha iyi anlatılabilmesi için bir üst başlık olan kamulaştırmasız el atma kavramını kısaca açıklayıp akabinde, kamulaştırmasız el atmanın bir türü olarak hukuki el atma kavramı ele alınacaktır.

Bu noktada hukuki el atmanın unsurlarının neler olduğu, hukuki el atma meydana gelen hallerde hangi hukuki yollara başvurulabileceği, dava açılması halinde davaların hangi yargı yolunda görüleceği gibi sorular cevaplanmaya çalışılmıştır.

Kamulaştırmasız El Atma

Kamulaştırma Kanunu uyarınca kamulaştırmaya yetkili kuruluşların özel kişilere ait taşınmazı kamulaştırma işlemi yapmadan ve bir bedel ödemeden işgal ederek kamu hizmetine tahsis etmesine kamulaştırmasız el atma denir.

Bahsi geçen kamulaştırma işlemi anayasa ve yasalara uygun yapılması gereken bir idari işlem olup idarenin kamulaştırma işlemini anayasa ve yasalardan doğan yükümlülüklerini yerine getirmeden tesis ettiği hallerde kamulaştırmasız el atma meydana gelecektir.

Bu noktada kamulaştırmasız el atma, kamulaştırmaya yetkili bir idarenin kamu yararı gözetmek suretiyle gerçek kişilerin taşınmazları üzerinde mülkiyet hakkını kamulaştırma yükümlülüklerini yerine getirmeden kısıtladığı hallerde meydana gelecektir.

Hukuki El Atma Nedir?

Yakın zamana kadar hukukumuzda kamulaştırmasız el atma ifadesiyle yalnızca idarenin taşınmaza fiili el koyduğu durumlar anlaşılmaktaydı. Ancak ilk defa Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.12.2010 tarihli, 2010/5–662 E. ve 2010/651 K. sayılı kararı ile taşınmazların kimi zaman uygulama imar planlarıyla umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle işleme tabi tutulmaları halinde ortaya çıkan durum hukuki el atma olarak nitelendirilmiştir.

Bu kararın öncesinde, kamulaştırmasız el atmanın meydana gelebilmesi için aranan koşullardan biri de fiili el atma olup fiili el atma olmayan haller her ne kadar taşınmaz malikinin mülkiyet hakkından doğan yetkilerini kısıtlasa da kamulaştırmasız el atma olarak kabul edilmemekteydi.

Gerçekten de eski tarihli Yargıtay içtihatları incelendiğinde idarenin taşınmaza fiilen el atmadığı hallerde mülkiyet hakkının kısıtlanmadığı ve dolayısıyla da bunun bir kamulaştırmasız el atma sayılamayacağı görüşünün kabul gördüğü görülmektedir.

Ancak modern sosyal devlet anlayışının etkisiyle birlikte bu durum da değişti. Zira modern sosyal devlet anlayışının etkisiyle kamulaştırmaya yetkili kamu tüzel kişilerinin, yetkilerini kullanmak suretiyle bir taşınmazı imar planlarıyla kamusal alan olarak belirlemesi neticesinde oluşan kısıtlılık durumu da kamulaştırmasız el atma kurumu altında değerlendirilmeye başlandı.

Yukarıda anılan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı ile, taşınmaza fiilen el atılıp eylemli olarak taşınmazın kullanımı kısıtlanmadığı müddetçe idarenin taşınmazı imar planıyla kamu hizmetine tahsis etmesi halinde mal sahibinin dava hakkı doğmadığına ilişkin önceki tarihli içtihatların (bkz. Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 02.06.2009 gün ve 2009/3427- 2009/8311 sayılı ilamı) aksine idarelerin sessiz kalmasının bir müeyyidesinin olmaması neticesinde mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran kamulaştırmasız el atma niteliğinde bir durumun ortaya çıktığı hüküm altına alınmış ve bu cihetle açılan kamulaştırmasız el atmadan doğan tazminat davasının kabul edilmesine karar verilmiştir.

Görüleceği üzere, taşınmazlar kimi zaman uygulama imar planlarıyla umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle işleme tabi tutulurlar ve bunun bir sonucu olarak da idarelerin kamulaştırma yükümlülükleri doğar.

Ancak kamusal alan ilan edilen ve fakat idarenin Anayasa m. 46 uyarınca kamulaştırma yükümlülüklerine yerine getirmediği veya takas yolunun izlenmediği gibi durumlarda taşınmazın malikinin mülkiyet hakkından doğan haklarını kullanamadığı, mülkiyet hakkının kısıtlandığı görülmektedir. Malik kamusal alan ilan edilen taşınmazı üzerinde yapı yapamayacak, satmak istemesi halinde gerçek değerinin altında satmak durumunda kalacaktır.

Bu noktada, anılan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı ile idarenin bir taşınmaza fiilen el atması ile taşınmazı imar planına dahil ederek imar planının uzun yıllar uygulanmamasının aynı sonucu doğurduğu ve iki halde de mülkiyet hakkının kısıtlanarak taşınmaz üzerindeki tasarruf hakkının kullanılamaz hale geldiği kabul görmüştür.

Unsurları

Hem mevzuat hem içtihatlar gözetildiğinde hukuki el atmanın ortaya çıkabilmesi için şu koşullar bulunmalıdır:

  • İmar planıyla taşınmazın kamusal alan olarak ayrılması
  • İmar planının yürürlüğe girmesinden itibaren 5 sene geçmiş olmasına rağmen kamulaştırma veya diğer mülkiyetin kısıtlılığını giderecek yöntemlere başvurulmamış olması
  • Taşınmazın satın alındığı tarihten başlayarak mülkiyetin 5 seneyi aşkın süredir kısıtlı olması
  • Mülkiyet kısıtlılığı bulunan taşınmazda hisse hatasının bulunmaması

Bu Tür Durumlarda Hangi Hukuki Yollara Başvurulabilir?

Hukuki el atma yoluyla idarenin taşınmaz üzerinde kısıtlılık haline sebebiyet verdiği hallerde sorumlu idare tarafından 5 yıl içerisinde kamulaştırma işlemlerinin tamamlanması gerekir. 5 yıl içerisinde kamulaştırma işlemlerinin tamamlanmaması halinde hem Anayasa m.46 hem de Kamulaştırma Kanunu kapsamında hukuka aykırılık meydana gelecektir.

Bu durumda başvurulacak yollardan birisi kamulaştırmasız el atmadan doğan tazminat davası olup bu dava ile idarenin kamulaştırma yükümlülüklerini yargı yoluyla yerine getirmesi amaçlanmaktadır.

Bununla birlikte idarenin kamulaştırma yükümlülüğünü yerine getirmemesine rağmen taşınmazın kısıtlılık durumunun devam etmesi nedeniyle haksız işgalden doğan ecrimisil bedelinin talep edilmesi de mümkün olacaktır.

Ayrıca maliklerin imar planıyla kamusal alan ilan edilen taşınmazın kamusal alan olarak ayrılmasından çıkarılmasını istemeleri halinde idareden plan tadili talep edilebilecek olup bu talebin reddi halinde iptal davası yoluna gidilebilir.

Hukuki El Atma Durumunda Kamulaştırmasız El Atmadan Doğan Tazminat Davası Nerede Açılır?

Hukuki el atma halinde açılacak kamulaştırmasız el atmadan doğan tazminat davasında görevli yargı yerine ilişkin tartışmalar 2022 senesinde Kamulaştırma Kanunu Ek Madde 1’e eklenen cümle ile son bulmuştur. Bu değişiklik öncesinde bu davaların idari yargıda mı adli yargıda mı görüleceği hususu düzenlenmemişti.

Bir görüş, idarenin imar planı çıkarması ile oluşan durum kimilerince idarenin tesis etmiş olduğu işleme dair tam yargı ve iptal davaları yoluyla idari yargıda görülmesi gerektiğini savunurken diğer bir görüş ise fiili el atma ile benzer özellikler gösteren hukuki el atmaların da benzer nitelik taşıdığı gerekçesiyle, açılacak davaların adli yargıda görülmesi gerektiğini savunuyordu.

26 Kasım 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayınlana kanun ile Kamulaştırma Kanunu Ek Madde-1’de değişiklik yapılmış ve idarenin imar planı çıkarmasına rağmen öngörülen süreler içerisinde yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde mülkiyet hakkından doğan bedel davalarının adli yargıda görülmesi gerektiği hususu düzenlenmiştir.

Hukuki El Atmada Süreler

Yukarıda da bahsedildiği üzere, imar planlarının çıkmasının akabinde 3 ay içerisinde imar programlamasının yapılması ve 5 yıl içerisinde de kamulaştırma işlemlerinin yapılması gerekmektedir. Kamulaştırma işlemlerinin yapılmadığı ve sair yöntemlerle bu süre içinde mülkiyet üzerindeki kısıtlılığın giderilmediği hallerde hukuki el atma gündeme gelebilecektir.

İdarenin ilgili sürelere uymaması halinde başvurulabilecek hukuki yollar bulunmakta olup bunlar yukarıda detaylıca ele alınmıştır. İdarenin mülkiyet hakkının kısıtlanmasına yol açan idari işlemleri nedeniyle maliklerin zaman zaman hak kayıplarına uğradığı görülmekte olup bu gibi uzmanlık gerektiren hususlarda hak kayıplarına uğramamak için hukuki yardım alınması gerekmektedir.

Avukat İzmir olarak, hukuki konularda size rehberlik etmek ve sorularınıza cevap vermek için buradayız. Diğer yazılarımıza göz atmak için linke tıklayabilirsiniz.

Stj. Av. Muhammet Ali TOSUN

Av. Bilgehan DACİK

Sosyal Medyada Bizi Takip edin

Kapital Hukuk - İzmir Avukat & İzmir Hukuk Bürosu
Kapital Hukuk - İzmir Avukat & İzmir Hukuk Bürosu

Av. Harun Ümit Eren ve Av. Bahadır Gökhan Kaya’nın 2016 yılında kurmuş olduğu Kapital Hukuk Bürosu; değişen ve globalleşen dünyaya müvekkillerinin uyumlanmasını hedefler. Bünyesindeki avukatları, sigorta uzmanları ve icra ekibiyle, ticari faaliyetler için yurtiçi veya uluslararası alanda Ticaret Hukuku, İş Hukuku, Sigorta Hukuku, İcra-İflas Hukuku ve Vergi /SGK Hukuku alanlarında yoğunlaşarak daha kaliteli ve kapsamlı hizmet vermeyi hedefler.

Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on linkedin
LinkedIn
Share on email
Email

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İzmir Avukat İletişim & Telefon Numarası

Danışmak istediğiniz her konuda bize ulaşın!

BİZE ULAŞIN