Bu yazımızda Türkiye’de sosyal medya erişim engellemeleri ve tazminat hakkı konusu incelenecektir.
Giriş
Dijital çağda sosyal medya platformları, bireylerin ve işletmelerin gelir elde ettiği önemli kanallardan biri haline gelmiştir. Instagram gibi platformlara erişim engellenmesi, bu mecralardan gelir elde edenlerin ekonomik zararlar yaşamasına neden olabilir. Bu yazıda, Türkiye’de sosyal medya erişim engellemelerinin doğurduğu zararların nasıl tazmin edilebileceği incelenecektir. Ayrıca, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) kararına karşı Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu iptal kararı da ele alınacaktır.
Sosyal Medya Erişim Engellemeleri ve Hukuki Dayanakları
Türkiye’de internet erişim engellemeleri, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun kapsamında düzenlenmektedir. Bu kanun, belirli içeriklerin veya internet sitelerinin erişiminin engellenmesine olanak tanımaktadır. BTK, mahkeme kararı olmaksızın belirli durumlarda re’sen erişim engelleme kararı alabilmektedir.
Erişim Engeli Kapsamında Zararların Tazmini Talebi için Gerekli Şartlar Nelerdir?
Yüksek Mahkeme kararları kapsamında erişim engellerinin genel itibariyle ticari iş organizasyonunu dijital mecralarda sürdüren kişiler için engelleme kararından sonraki aşamada zararın ispatı açısından belli başlı kriterler geliştirilmiştir. Bu kriterleri şu şekilde detaylandırabilmekteyiz:
Zararın Gerçekleştiğinin İspatı
Erişim engellemelerinin ekonomik zarara yol açabileceği kabul edilmektedir. Ancak, bu zararların tazmini için zarar gören tarafın, zararın gerçekleştiğini somut delillerle ispat etmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, zarar gören tarafın çeşitli türden delillere sahip olması gerekmektedir.
Öncelikle, gelir kayıplarına dair belgeler büyük bir öneme sahiptir. Sosyal medya üzerinden elde edilen gelirlerin erişim engellemesi sonrasında azaldığını gösteren banka hesap dökümleri, fatura kayıtları ve diğer finansal belgeler, zarar gören tarafın iddialarını desteklemek için kullanılmaktadır. Bu belgeler, gelir kaybının boyutunu ve engellemenin ekonomik etkisini somut bir şekilde ortaya koymaktadır.
Bunun yanı sıra, reklam ve sponsorluk anlaşmalarının belgeleri de kritik bir rol oynamaktadır. Erişim engellemesi nedeniyle iptal edilen veya askıya alınan reklam ve sponsorluk anlaşmalarının belgeleri, doğrudan ekonomik kaybı gösterebilmektedir. Bu tür belgeler, zarar gören tarafın planlanan gelirlerini ve iş ortaklıklarını nasıl kaybettiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Son olarak, analitik veriler de zararın ispatı için önemli bir kaynak oluşturmaktadır. Sosyal medya platformlarının sağladığı erişim, etkileşim ve görüntülenme istatistikleri, engelleme öncesi ve sonrası dönemi karşılaştıran veriler sunmaktadır. Bu tür veriler, erişim engellemesinin doğrudan etkisini ve sosyal medya üzerindeki faaliyetlerin nasıl etkilendiğini net bir şekilde göstermektedir.
Tüm bu deliller, erişim engellemelerinin neden olduğu zararların somut ve ikna edici bir şekilde ispatlanmasını sağlamaktadır. Yargı mercileri, zarar gören tarafın sunduğu bu delilleri değerlendirerek, zarar tazminine karar verebilmektedir. Bu nedenle, zarar gören tarafın bu tür delilleri toplaması ve sunması hayati önem taşımaktadır.
Nedensellik Bağı
Zararın tazmin edilebilmesi için erişim engellemesi ile meydana gelen zarar arasında doğrudan bir nedensellik bağının kurulması gerekmektedir. Bu kapsamda, zarar gören tarafın, erişim engellemesinin doğrudan ekonomik kayba neden olduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Bu durum genellikle birkaç farklı yol ile sağlanmaktadır.
İlk olarak, erişim engelleme kararının tarihine ve etkilerine dair belgelerin sunulması büyük önem taşımaktadır. Erişim engelleme kararının tarihine yakın dönemlerde yaşanan gelir kayıplarının belgelenmesi, zarar gören tarafın iddialarını desteklemektedir. Bu, zararın erişim engellemesi sonucunda meydana geldiğini somut bir şekilde ortaya koymaktadır.
İkinci olarak, ilgili sosyal medya platformunun gelir elde etme sürecindeki kritik rolünün ortaya konulması gerekmektedir. Sosyal medya platformlarının etkisi, bu platformların zarar gören tarafın gelirlerinin büyük bir kısmını oluşturduğunu ve erişim engellemesi ile bu gelirlerin ciddi şekilde etkilendiğini göstermektedir. Bu, zarar gören tarafın ekonomik kaybının doğrudan erişim engellemesi ile ilişkili olduğunu kanıtlamaktadır.
Son olarak, erişim engellemesi nedeniyle alternatif gelir kaynaklarının bulunmadığını veya bu kaynakların yeterli olmadığını gösteren kanıtların sunulması gerekmektedir. Zarar gören taraf, erişim engellemesi sonrasında alternatif gelir kaynaklarının yetersiz kaldığını veya hiç bulunmadığını belgelerle desteklemektedir. Bu da, erişim engellemesinin doğrudan ekonomik kayba neden olduğunu gösteren önemli bir kanıt oluşturmaktadır.
Tüm bu deliller, erişim engellemesi ile meydana gelen zarar arasında doğrudan bir nedensellik bağının kurulmasını sağlamaktadır. Zarar gören tarafın bu delilleri toplaması ve sunması, zarar tazmininin sağlanmasında hayati önem taşımaktadır.
Kusur Unsuru
Kusur unsurunun belirlenmesi için erişim engellemesine neden olan kararın hukuka aykırılığının tespit edilmesi gerekmektedir. Bu durum, genellikle birkaç unsur çerçevesinde değerlendirilmektedir.
Öncelikle, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ve mahkeme kararlarının hukuka uygunluğunun incelenmesi büyük bir önem taşımaktadır. BTK’nın erişim engelleme kararlarının hukuka uygunluğu dikkatlice incelenmekte ve bu kararların hukuki dayanakları mahkemeler tarafından değerlendirilmektedir. Bu inceleme ve değerlendirme, erişim engellemesinin hukuki temellerinin sağlam olup olmadığını ortaya koymaktadır.
Bunun yanı sıra, Anayasa Mahkemesi kararları da bu süreçte kritik bir rol oynamaktadır. Anayasa Mahkemesi, BTK’nın erişim engelleme kararlarını iptal edebilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin bu tür iptal kararları, erişim engelleme kararlarının hukuka aykırı olduğunun tespit edilmesi anlamına gelmektedir. Bu durum, erişim engellemesinin kusur unsurunu belirlemede önemli bir delil olarak kullanılmaktadır.
Tüm bu unsurlar, erişim engellemesine neden olan kararın hukuka aykırılığının belirlenmesi sürecinde dikkate alınmaktadır. Zarar gören tarafın, bu unsurları belgeleyerek sunması, kusur unsurunun tespit edilmesi ve zarar tazmini sürecinde hayati önem taşımaktadır.
Tazminatın Kapsamı Nedir?
Tazminat taleplerinde dikkate alınacak zararlar, genellikle birkaç farklı kategori altında sınıflandırılmaktadır.
İlk olarak, maddi zararlar öne çıkmaktadır. Maddi zararlar, doğrudan ekonomik kayıpları içermektedir. Bu tür zararlar arasında kaybedilen gelirler, iptal edilen sponsorluk anlaşmaları ve azalan satışlar yer almaktadır. Erişim engellemeleri sonucunda oluşan bu maddi kayıplar, somut belgelerle desteklenmekte ve tazminat taleplerinin temelini oluşturmaktadır.
Bunun yanı sıra, manevi zararlar da tazminat taleplerinde önemli bir yer tutmaktadır. Manevi zararlar, sosyal medya erişim engellemelerinin kişinin itibarı, marka değeri ve müşteri ilişkileri üzerindeki olumsuz etkilerini kapsamaktadır. Bu tür zararlar, doğrudan ölçülemese de, kişinin veya markanın uzun vadeli itibarını ve müşteri güvenini ciddi şekilde etkileyebilmektedir. Bu nedenle, manevi zararlar da tazminat taleplerinde göz önünde bulundurulmaktadır.
Son olarak, gelecekteki zararlar da dikkate alınması gereken bir diğer önemli kategoridir. Gelecekteki zararlar, erişim engellemeleri nedeniyle gelecekte oluşabilecek gelir kayıpları ve iş fırsatlarının kaçırılması gibi durumları kapsamaktadır. Bu zararlar, erişim engellemelerinin uzun vadeli etkilerini yansıtmaktadır ve gelecekteki potansiyel kayıpların tahmin edilmesiyle belirlenmektedir.
Bu üç kategori altında sınıflandırılan zararlar, tazminat taleplerinin kapsamını oluşturmaktadır. Maddi, manevi ve gelecekteki zararların tümü, erişim engellemelerinin neden olduğu toplam zararın belirlenmesinde ve tazminat taleplerinin desteklenmesinde büyük bir rol oynamaktadır.
Tazminat İçin Hukuki Yollar
Sosyal medya hesaplarına erişim engellenmesi nedeniyle zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarını tazmin edebilmeleri için başvurabilecekleri çeşitli hukuki yollar bulunmaktadır.
İlk olarak, idari başvuru ve dava yolu öne çıkmaktadır. Erişim engellemesi kararına karşı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na (BTK) itirazda bulunmak mümkündür. BTK, bu itirazları değerlendirmekle yükümlüdür. Eğer BTK’ya yapılan itirazdan sonuç alınamazsa, BTK’nın erişim engellemesi kararına karşı idare mahkemelerinde iptal ve tazminat davası açılabilir. Bu davalarda, erişim engellemesi kararının hukuka aykırı olduğu ve zararın tazmini talep edilmektedir. İdare mahkemeleri, bu tür davalarda erişim engellemesi kararlarının hukuka uygunluğunu ve bu kararların yol açtığı zararları değerlendirir.
İkinci olarak, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapılması mümkündür. Temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı bulunmaktadır. Anayasa Mahkemesi, bu tür başvuruları değerlendirerek, ihlalin tespiti halinde ihlalin ortadan kaldırılması ve zararın tazmini yönünde karar verebilmektedir. Bu yol, özellikle temel hakların ihlali durumlarında etkili bir başvuru mekanizması sunmaktadır.
Son olarak, adli yargıda tazminat davası açılması da bir diğer hukuki yol olarak öne çıkmaktadır. Erişim engellemesi nedeniyle doğrudan ekonomik kayıplar yaşayan kişiler, adli yargıda tazminat davası açabilirler. Bu davalarda, erişim engellemesi ile meydana gelen zararların tazmini talep edilmektedir. Adli yargı mercileri, erişim engellemesi ile ekonomik zararlar arasında doğrudan nedensellik bağını inceleyerek, zarar gören tarafın tazminat taleplerini değerlendirmektedir.
Bu hukuki yollar, erişim engellemeleri nedeniyle zarara uğrayan kişilerin haklarını aramalarına ve zararlarını tazmin etmelerine olanak tanımaktadır. Her bir yol, farklı hukuki süreçler ve başvuru mekanizmaları sunarak, zarar gören tarafın haklarını koruma altına almaktadır.
Önceki BTK Kararlarına Karşı Anayasa Mahkemesi’nin İptal Kararı
Anayasa Mahkemesi, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından verilen bazı erişim engelleme kararlarını iptal etmiştir. Bu iptal kararları, özellikle erişim engellemelerinin orantısız olduğu ve ifade özgürlüğü ile mülkiyet hakkını ihlal ettiği gerekçesiyle verilmiştir. Anayasa Mahkemesi, bu tür kararların demokratik bir toplumda kabul edilemez olduğuna ve hukuka aykırı olduğuna hükmetmiştir.
Örneğin, Anayasa Mahkemesi’nin 2020/88 E. – 2023/224 K. sayılı ve 27 Aralık 2023 tarihli kararında, BTK tarafından verilen bir erişim engelleme kararı iptal edilmiştir. Karar, erişim engellemesinin orantısız ve ölçüsüz olduğu gerekçesiyle alınmıştır. Anayasa Mahkemesi, bu tür kararların ifade özgürlüğü ve mülkiyet hakkını ciddi şekilde ihlal ettiğini belirtmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin İptal Kararı Açıklaması
Anayasa Mahkemesi, erişim engellemelerinin ölçüsüz ve orantısız olduğunu tespit ederek, bu engellemelerin ifade özgürlüğünü ve mülkiyet hakkını ihlal ettiğine karar vermiştir. Mahkeme, kararında şu hususlara vurgu yapmıştır:
Ölçülülük İlkesi: Anayasa Mahkemesi, erişim engellemelerinin ölçülülük ilkesine aykırı olduğunu belirtmiştir. Ölçülülük ilkesi, bir devlet müdahalesinin amaca ulaşmak için gerekli ve uygun olup olmadığını değerlendirmektedir. Mahkeme, BTK’nın erişim engelleme kararlarının, amaca ulaşmak için gereklilik sınırlarını aştığını ve orantısız bir müdahale teşkil ettiğini tespit etmiştir.
İfade Özgürlüğü: Anayasa Mahkemesi, ifade özgürlüğünün demokratik bir toplumun temel taşlarından biri olduğunu vurgulamıştır. Sosyal medya platformlarının erişime engellenmesi, bireylerin ve kurumların düşüncelerini yayma ve bilgiye erişim haklarını ciddi şekilde kısıtlamaktadır. Mahkeme, bu tür engellemelerin, demokratik bir toplumda kabul edilemez olduğunu ve ifade özgürlüğünü orantısız bir şekilde ihlal ettiğini belirtmiştir.
Mülkiyet Hakkı: Anayasa Mahkemesi, erişim engellemelerinin mülkiyet hakkını ihlal ettiğini de vurgulamıştır. Sosyal medya platformları üzerinden gelir elde eden bireyler ve işletmeler, bu engellemeler nedeniyle ekonomik kayıplar yaşamaktadır. Mahkeme, mülkiyet hakkının korunmasının, bu tür ekonomik kayıpların önlenmesi açısından önemli olduğunu belirtmiştir.
Bu kararlar, Anayasa Mahkemesi’nin erişim engellemeleri konusunda ne kadar hassas olduğunu ve bu tür kararların demokratik ilkeler ve temel haklar açısından ciddi sonuçlar doğurduğunu göstermektedir. Anayasa Mahkemesi’nin bu konudaki iptal kararları, gelecekteki erişim engellemeleriyle ilgili hukuki değerlendirmeler için önemli bir referans oluşturmaktadır.
Sonuç ve Değerlendirme
Sosyal medya platformlarına erişim engellemeleri, dijital ekonominin ve ifade özgürlüğünün önemli bileşenlerini olumsuz etkileyebilir. Türkiye’de, Anayasa ve Yargıtay kararları kapsamında, erişim engellemelerinden doğan zararların tazmin edilmesi mümkündür. Zarar gören tarafların, zararlarını somut delillerle ispat etmeleri ve hukuka aykırılığın belirlenmesi halinde, tazminat hakkını elde etmeleri mümkündür. Anayasa Mahkemesi’nin BTK kararlarına karşı verdiği iptal kararları, bu süreçte önemli bir hukuki dayanak oluşturmaktadır.
Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararları, erişim engellemelerinin orantısız ve ölçüsüz olduğu durumlarda, ifade özgürlüğü ve mülkiyet hakkının korunması açısından kritik bir rol oynamaktadır. Sosyal medya kullanıcıları ve bu platformlar üzerinden gelir elde eden bireyler, hukuki yolları kullanarak zararlarını tazmin etme imkanına sahiptirler. Bu süreçte, idari başvuru, bireysel başvuru ve adli yargı yollarının etkin bir şekilde kullanılması, zarar görenlerin haklarını koruma altına alacaktır.
Diğer yazılarımıza göz atmak için linke tıklayabilirsiniz.
Stj. Av. Ceyda GÖKDEMİR
Sosyal Medyada Bizi Takip edin
https://www.facebook.com/kapitalhukuk