ULUSLARARASI ÇOCUK KAÇIRMA VE ÇOCUĞUN İADESİ

Bu yazımızda uluslararası çocuk kaçırma ve çocuğun iadesi konusuna değinilecektir.

Uluslararası Çocuk Kaçırma Nedir?

Uluslararası çocuk kaçırma, müşterek çocuğun ebeveynlerinden biri tarafından mutat meskeni olan ülke dışına çıkarılması ve diğer ebeveynin kişisel ilişki hakkının veya velayet hakkının engellenmesi anlamına gelmektedir.

Son yıllarda uluslararası evliliklerin oldukça artması sebebiyle bu durum ülkemizde de çok sık karşılaşılan bir hukuki sorun haline gelmiştir.

Ebeveynlerden biri tarafından çocuğun yurtdışına kaçırılması halinde diğer ebeveyn tarafından işletilecek bir takım prosedürler bulunmakta ve bu prosedürler gerek uluslararası sözleşmeler ile gerekse ülkemizde kanunlar çerçevesinde düzenlenmiş durumdadır.

Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yönlerine Dair 25 Ekim 1980 Tarihli Lahey Sözleşmesi ve Amacı

Bu durumda, uluslararası işbirliğini sağlayan Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yönlerine Dair 25 Ekim 1980 tarihli Lahey Sözleşmesi, temel hukuki normları içermektedir. Sözleşmenin temel amacı, sözleşmede; sözleşmeye taraf devletler tarafından, çocuğun çıkarının, korunmasına ilişkin meselelerde hayati bir öneme sahip olduğuna derinden inanarak,  çocuğu, uluslararası alanda, kanuna aykırı bir yer değiştirmenin zararlı etkilerinden korumayı ve çocuğun mutat ikametgâhı Devletine derhal dönüşünü teminat altına almak için usuller tespit etmeyi ve ziyaret hakkının korunmasını sağlamak olarak düzenlenmiştir.

Lahey Sözleşmesi en basit haliyle, yasadışı kaçırılan veya taraf devletlerden birinde alıkonulan 16 yaşından küçük çocuğun ivedi şekilde iadesini öngörerek, ebeveynler tarafından gerçekleştirilen uluslararası çocuk kaçırma vakalarının çözümü için etkili bir normdur.

Lahey Sözleşmesinin İç Hukukumuzda Uygulanması ve Buna İlişkin Mevzuat Hükümleri

Türkiye 01.08.2000 tarihinde Sözleşmeye taraf haline gelmiş olup bu kapsamda Sözleşmenin iç hukukumuzda uygulanmasına yönelik olarak usul ve esasları düzenleyen 22.11.2007 tarihli 5717 Sayılı Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yön ve Kapsamına Dair Kanun yürürlüğe girmiştir.

Bu Kanunun amacı; 1. Maddesinde de belirtildiği üzere, velâyet hakkı ihlâl edilerek Sözleşmeye taraf bir ülkeden diğer bir taraf ülkeye götürülen veya alıkonulan çocuğun mutat meskeninin bulunduğu ülkeye iadesine veya şahsî ilişki kurma hakkının kullanılmasına dair 25/10/1980 tarihli Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukukî Veçhelerine Dair Sözleşmenin uygulanmasını sağlamaya yönelik usûl ve esasları düzenlemektir.

Yine mevzuatımızda bahsi geçen Sözleşme’nin ve Kanun’un uygulanmasına yönelik olarak Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından 01.03.2008 Tarihli ve 65/1 Sayılı Genelge çıkarılmış olup akabinde taraf devletler ve uygulamada karşılaşılan sorunlar açısından güncellenmesi ihtiyacı nedeniyle 16.11.2011 Tarihli 65/2 Sayılı Genelge çıkarılmıştır.

Sözleşme’nin 6. maddesinde her taraf Devletin sözleşmenin kendisine yüklediği mükellefiyetleri yerine getirmekle görevli bir merkezi makam tayin edeceği düzenlenmiş olup bu kapsamda Adalet Bakanlığı  “Merkezi Makam” olarak belirlenmiştir.

İlgili Kanun’un 5. Maddesinde Merkezi Makamın görevleri düzenlenmiş olup mahallî Cumhuriyet başsavcılığı aracılığı ile;

a) Sözleşme kapsamında çocuğun iadesi veya şahsî ilişki kurulma hakkının kullanılması konusunda bir başvurunun yapılmasını müteakip çocuğun bulunduğu yerin tespiti ile menfaatlerinin korunması için kolluk ve diğer yetkili makamları görevlendirmek de dahil olmak üzere gerekli bütün tedbirleri alacağı,

b) Çocuğun, kendisini kaçırmış olan kişinin rızası ile iadesi veya taraflar arasında sulh yoluyla bir çözüme ulaşılmasını teminen gerekli bütün tedbirlerin alınmasını sağlayacağı,

 c) Çocuğun, kendisini kaçırmış olan kişinin rızası ile iadesi veya taraflar arasında sulh yoluyla bir çözümün bulunması mümkün değilse, çocuğun iade edilip edilmeyeceği veya şahsî ilişki hakkının kullanılması konusunda bir karar verilmek üzere yetkili mahkemeye dava açacağı, düzenlenmiştir.

Görevli ve Yetkili Mahkeme Neresidir?

5717 Sayılı Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yön ve Kapsamına Dair Kanun’dan doğan dava ve işlerde görevli mahkeme Aile Mahkemesidir.  Aile mahkemesi bulunmayan yerlerde bu Kanun kapsamına giren dava ve işlerde 9/1/2003 tarihli ve 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 2 nci maddesinin ikinci fıkrası hükümleri uygulanır.

 İade veya şahsî ilişki kurulması hakkında başvuru yapıldığı sırada çocuğun halen oturduğu veya koruma altına alındığı yer mahkemeleri yetkilidir.

Çocuğun İadesine İlişkin Başvuru ve Yargılama Usulü Nasıldır?

Çocuğun, velâyet hakkı ihlâl edilerek yerinin haksız olarak değiştirildiğini veya alıkonulduğunu ileri süren kişi, kurum veya kuruluş, çocuğun geri dönmesini sağlamak için çocuğun mutat meskeninin bulunduğu merkezî makama veya Merkezî Makama veya Sözleşmeye taraf diğer herhangi bir devlet merkezî makamına başvurabilir.

Çocuğun iadesi hakkındaki davalar, Merkezî Makam adına mahallî Cumhuriyet Başsavcılığınca davaname hazırlanmak suretiyle açılır.

Mahkeme, bahsi geçen Kanunun uygulanmasından doğan dava ve işlerde esasa girmeden önce, çocuğun iadesini uzmanlardan da yararlanarak sulh yoluyla teşvik eder. Sulh sağlanamadığı takdirde yargılamaya devam olunarak esas hakkında karar verilir.

Çocuğun iadesine dair davaname, duruşma günü ile birlikte taraflara tebliğ olunur. Bu Kanunun uygulanmasından doğan tüm dava ve işler basit yargılama usûlüne göre öncelikle ve acele görülür.

Mahkeme, talep üzerine veya re’sen çocuğun yüksek yararının tehlikeye düşmesini önlemek için dava sonuna kadar , gerektiğinde çocuğun görüşünü ve uzmanlardan rapor almak suretiyle ; çocuğun bakım ve gözetimi üzerine alan akrabalardan birine teslimine,  bakım ve gözetimi üzerine alan güvenilir bir aile yanına yerleştirilmesine,  çocuk bakımı ve yetiştirme veya benzeri resmî yahut özel kurumlara yerleştirilmesine, resmî veya özel bir hastaneye veya tedavi evine yahut eğitimi güç çocuklara mahsus kurumlara yerleştirilmesine ilişkin geçici koruma tedbirlerine hükmedebilir.

Şahsi İlişki Kurulmasına İlişkin Başvuru ve Yargılama Usulü Nasıldır?

5717 Sayılı Kanun’un şahsî ilişki kurma hakkı düzenlenmiş olup bu hakkın korunması veya tesisi talebi ile bu talep üzerine yürütülecek adlî ve idarî işlemler, çocuğun iadesi talebi hakkındaki usûl ve esaslara tâbi olacağı belirlenmiştir.

Çocuğun iadesi veya çocukla şahsî ilişki kurulması davasının neticelenmesine kadar, mahkemece, başvuruda bulunan ile çocuk arasında geçici olarak şahsî ilişki kurulması kararı verilebilir.

Çocuğun İadesine İlişkin Davada Velayet Usulü 

Mahkeme tarafından çocuğun iadesine ilişkin bir karar verilmiş ise bu hükümde ayrıca velâyete ilişkin karar verilmez. Ancak, çocuğun iadesi talebinin reddine karar verilmesi halinde, velâyet hakkına dair bir karar verilebilir.

 Çocuğun iadesi başvurusunun yapılmasından sonra verilmiş bir velâyet kararı var ise, iş bu karar anılı Kanun hükümleri çerçevesinde çocuğun iadesi talebinin reddine gerekçe oluşturmaz.

Görülmekte olan bir iade davası sırasında velâyet davası da açılmış ise velâyete ilişkin dava bekletilir. Bununla birlikte iade davası ile velâyet davası birleştirilmiş ise birleştirilen davalar tefrik edilerek öncelikle iade davası görülüp sonuçlandırılacaktır.

Çocuğun İadesine veya Şahsi İlişki Kurulmasına İlişkin Mahkeme Kararının Yerine Getirilmesi Usulü

Öncelikle belirtilmesi gereken husus çocuğun iadesine veya şahsî ilişki kurulmasına dair kararlar kesinleştiğinde yerine getirilir. Çocuğun iadesi ve şahsî ilişki kurulması hakkındaki kararlara karşı Merkezî Makam, başvuruda bulunan veya davalı tarafından bir üst mahkeme kanun yoluna başvurulabilir.

Çocuğun iadesine veya şahsî ilişki kurulmasına dair ilamlar, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu uyarınca teslim emri tebliğ edilmeksizin yerine getirilir. Bu Kanun gereğince verilen geçici tedbir kararları Cumhuriyet başsavcılığınca, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu veya ilgili diğer kurum ve kuruluşlar aracılığıyla yerine getirilir.

 İlamın yerine getirilmesinin, çocuğun fiziksel ve duygusal yönden gelişimini ağır bir tehlike altında bırakacağının uzman tarafından tespit edilmesi durumunda, adli destek ve mağdur hizmetleri müdürlüğü tarafından, talep üzerine veya re’sen söz konusu tehlike ortadan kalkıncaya kadar teslim işlemleri ertelenir.

İade veya şahsî ilişki kurulmasına dair kararların icrası suretiyle çocuğun teslimi ancak başvuruda bulunanın veya tayin edeceği bir kişi yahut kurum yetkilisinin huzurunda yerine getirilir.

Çocuğun iadesine veya şahsî ilişki kurulmasına dair ilâmların icrası sırasında çocuğu gizleyen veya ilâmın icrasından sonra tekrar kaçıran taraf ile bu fiillere iştirak edenler ve bu Kanuna göre yapılan tebliğ, tedbir ve emirlere uymayanlar hakkında, 5395 sayılı Kanunun 41/F maddesi hükmü uygulanacaktır.

Sonuç olarak, uluslararası evliliklerin günümüzde oldukça artması sebebiyle ülkemizde çok sık karşılaşılan bir sorun haline gelen uluslararası çocuk kaçırma vakaları, ilgili mevzuatları doğrultusunda ivedilikle çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklardan olup uluslararası makamlar nezdinde pek çok prosedüre tabi olması sebebiyle bu süreçte uzman avukat desteği çok önemlidir.

Av. Şule ÇELİK

Kapital Hukuk - İzmir Avukat & İzmir Hukuk Bürosu
Kapital Hukuk - İzmir Avukat & İzmir Hukuk Bürosu

Av. Harun Ümit Eren ve Av. Bahadır Gökhan Kaya’nın 2016 yılında kurmuş olduğu Kapital Hukuk Bürosu; değişen ve globalleşen dünyaya müvekkillerinin uyumlanmasını hedefler. Bünyesindeki avukatları, sigorta uzmanları ve icra ekibiyle, ticari faaliyetler için yurtiçi veya uluslararası alanda Ticaret Hukuku, İş Hukuku, Sigorta Hukuku, İcra-İflas Hukuku ve Vergi /SGK Hukuku alanlarında yoğunlaşarak daha kaliteli ve kapsamlı hizmet vermeyi hedefler.

Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on linkedin
LinkedIn
Share on email
Email

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İzmir Avukat İletişim & Telefon Numarası

Danışmak istediğiniz her konuda bize ulaşın!

BİZE ULAŞIN