Türkiye’ de sağlık çalışanlarına şiddet vakaları yıllar içerisinde toplumsal ve bireysel sebeplerle artmıştır. Yapılan araştırmalarda sağlık sektöründe çalışanlardan yüzde ellisinin meslek hayatı boyunca en az 2 kere şiddete maruz kaldığını ortaya koymuştur ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddet, meslek dolayısıyla şiddete mağruz kalanlar listesinde ilk sırada yerini almıştır.
Özellikle ülke olarak Corona Virüs salgını sebebiyle zor günler geçirdiğimiz, hastane ve sağlık kurumlarının çok yoğun olduğu ve sağlık çalışanlarının yoğun mesailer ile çalıştığı, binlerce insanın virüs teşhisi ile hastanelerde tedavi edildiği ve maalesef ki can kayıpları yaşandığı bu günlerde, hastaların kaygı düzeyinin her zamankinden çok olması sağlık personelinin uzun saatler ve kısa dinlenme aralıkları ile stres altında çalışması sebebiyle sağlık çalışanlarına şiddet daha da artmıştır.
Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet genele bakıldığında sağlık çalışanının bir işi anında yapması, istenildiği gibi yapması ve ya kendisinin yapmasına izin vermesi için onu zorlamak şeklinde meydana gelmektedir. Şiddetin sebebinin çok çeşitli olmasının yanında başlıca nedenleri, toplumun eğitim seviyesi, stresli çalışma ortamı, toplumdaki şiddetin giderek artmaya meyilli olması, hastanelerin teçhizat ve personel yönünden yetersiz olması, tedavi için bekleme sürelerinin uzun olması, personel sayısının hasta sayısına göre az olması gibi sebepleri bulunmaktadır.
Sağlık sektöründe şiddet; hasta ve hasta yakınından sağlık personeline, sağlık personelinden hasta ve hasta yakınlarına ve sağlık personelleri arasında olmak üzere 3 şekilde görülmektedir. Şiddetin azaltılması için tüm bu sorunların kaynağına inerek çözümü gerekmektedir. İşin toplumsal kısmı bir yana hukuki olarak şiddet incelendiğinde sağlık çalışanlarına uygulanan şiddete karşı Sağlık Bakanlığının yaptığı çalışmalar yetersiz kalmakta ve çalışanların çok az bir kısmı kendilerine uygulanan şiddeti yargı mercilerine taşımaktadır.
Sağlık Çalışanlarına Şiddet İş Güvenliği ve Sağlığı Sorunudur.
Anayasa madde 49 gereğince “Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır.”
Yine 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu madde 4 uyarınca işveren çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlüdür.
Yoğun çalışma saatleri ve risk altında çalışan sağlık personellerinin uğradığı şiddet ağır ve hafif organ yaralamaları, kayıpları, ruhsal travmalar ve mesleki olumsuzluklara yol açmaktadır. Bu sebeple; bağlı bulunan sağlık kurumlarının, sağlık personellerinin iş sağlığı ve güvenliğini koruma altına alması gerekmekte olup ilk önceliği önleyici tedbirler almak, sağlık personelini şiddete karşı eğitmek, hastane koşullarını iyileştirmek, risk analizlerini yapmak ve şiddete maruz kalan personellerine hukuki destek sağlamaktır.
Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddet İş Kazası Mıdır?
Sağlık çalışanlarına karşı uygulanan şiddetin İş Sağlığı ve Güvenliği Kapsamında olmasının doğal sonucu olarak iş kazası olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. İş yerinde ve işle ilgili uygulanan şiddet basit ve ağır yaralanmalara, travmalara ve bunun sonuçlarına, sürekli ve ya geçici iş göremezliğe sebep olmaktadır.
Olayların oluş şekli, sağlık personelinin yaptığı iş sebebiyle şiddete uğraması, şiddetin meydana geldiği yer değerlendirildiğinde Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda düzenlenen tüm şartlar oluştuğundan iş kazası hükümleri ile bire bir uyuşmaktadır. Sağlık Bakanlığı tarafından da bu durum iş kazası olarak tanımlanmakta ve buna ilişkin yasal işlemler uygulanmaktadır.
Bunun için Sağlık Bakanlığı tarafından “ Beyaz Kod “ sistemi oluşturulmuş ve beyaz kod sistemi iş kazası bildiriminden ayrı olarak değerlendirilmeye tabi tutulmuştur. Şiddete uğrayan sağlık personeli çalışmakta olduğu kuruma bildiri yapması yeterlidir. Bu kaydın iş kazası olarak kayıtlara geçmesi ve ilgililere yasal bildirimde bulunulması gerekir. Mevzuata göre işveren ilgili kurumlara (kolluk, Sosyal Güvenlik Kurumu ) 3 gün içerisinde bildirim yapmak zorundadır. Burada önemli husus sağlık çalışanının bu durumu takip etmesi, çalışmakta olduğu kurumun gerekli yerlere bu bildirimleri yapıp yapmadığının takip edilmesi eğer bildirimler yapılmadı ise buna ilişkin hukuki sürecin işletilmesi gerekmektedir.
Şiddete Uğrayan Sağlık Çalışanının Hastayı Reddetme Hakkı Var Mıdır?
Sağlık Bakanlığı tarafından 2012 yılında yayınlanan Çalışan Güvenliği Genelgesinin 6. Maddesinde “ Sağlık çalışanları, sağlık hizmeti sunumu esnasında şiddete uğraması halinde, acil verilmesi gereken hizmetler hariç olmak üzere hizmetten çekilme talebinde bulunabilir.” Denilmiştir. Bu düzenleme ile sağlık çalışanı bağlı bulunduğu kurumun insafına bırakılmış olup ve şiddete maruz kalması idareye hizmetten çekilme talebinde bulunması gerekmekte ve kurum tarafından onaylandığı takdirde bu hakkını kullanabilmektedir.
Sağlık çalışanının hizmetten çekinme hakkına ilişkin bir diğer husus da İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun 13. Maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde gereğince ciddi ve yakın bir tehlike ile karşı karşıya kalan sağlık personelinin durumu işverene bildirmesi ve bununla ilgili tedbir alınması istemesi gerekmektedir. Sağlık personeli gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilir. Ancak sağlık personellerinin durumu bakımından hastanın alması gereken hizmetin aciliyeti de göz önüne alınarak karar verilmesi gerekmektedir.
Sağlık Çalışanlarına Şiddete Karşı Cezai Yaptırımlar
Sağlık çalışanları; hastalar ve ya kendi meslektaşları tarafından bir işin anında yapılması ya da istenilen şekilde yapılması için fiziksel, sözel, davranışsal-tehdit edici, cinsel olarak şiddete maruz kalmaktadır. Hekimlere yönelik yapılan bu suçların soruşturulması şikayete tabi olmayıp kamu adına takip edilen suçlardır.
Yukarıda detaylı olarak açıklandığı üzere bu durum iş kazası hükmünde olduğundan personelin çalıştığı kuruma şiddeti bildirmesi halinde işverenin durumu ilgili kurumlara bildirmesi zorunludur. Bildiri yapılmaması halinde TCK madde 279 “Kamu adına soruşturma ve kovuşturmayı gerektiren bir suçun işlendiğini göreviyle bağlantılı olarak öğrenip de yetkili makamlara bildirimde bulunmayı ihmal eden veya bu hususta gecikme gösteren kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Hükmü gereğince şikayet edilebilecektir.”
Yine Sağlık Çalışanlarına karşı uygulanan hakaret , tehdit, kamu malına zarar verme, kasten yaralama suçu, ağır yaralama suçu vb. durumlarda Türk Ceza Kanunun ilgili hükümleri uygulanacaktır. Failin bu suçlardan cezalandırılması için sağlık personelinin uğradığı şiddete ilişkin tutulan tutanağın tutarlı olması, olaya tanıklık eden kişilerle, hastane polisi, güvenlik ve hekimlerle birlikte tutulmuş olması son derece önemlidir.
Şiddete uğrayan sağlık çalışanlarının çalıştığı kuruma bildiri yapması halinde kolluk ve savcılık birimlerine Kurum tarafından bildirimler yapılsa dahi gerek maddi külfeti gerekse Sağlık Kurumlarının idari ve hukuki personel yetersizlikleri sebebiyle hukuki süreçler sağlıklı bir şekilde yürütülemediğinden bu süreçte mutlaka hukuki destek alınmalıdır. Aksi takdirde ceza dosyaları gerektiği gibi yürütülmediğinden saldırganlar gereken cezayı almamakta ve bu durum bir süre sonra sağlık personellerinin şiddet vakalarını bildirmedeki isteksizliğine ve mesleki hayatlarının olumsuz etkilenmesine sebep olmaktadır.
Şiddete Uğrayan Sağlık Çalışanının Zararı Halinde Tazminat Hakkı Var Mıdır?
Uğradığı şiddet halinde maddi ve manevi zarara uğrayan sağlık çalışanı kendisine hakaret eden , şiddet uygulayan, vücut bütünlüğüne zarar veren failden uğradığı zararın tazminini talep edebilir. Tazminat davalarının avukat yardımıyla dikkatli bir şekilde yürütülmesi, olayların ve zararın delillerinin muhafaza edilmesi gerekmektedir.
Sağlık çalışanına şiddet dolayısıyla ortaya çıkan zararın tazmini saldırgandan istenileceği gibi sağlık çalışanına uygulanan şiddet iş kazası kapsamında olduğundan iş yeri sağlık ve güvenliği ilkelerine uymayarak çalışanın güvenliği ve sağlığını tehlikeye atan idareye karşı da bu zararın tazmini istenebilecektir.
Sağlık sektöründe şiddet büyük bir sorun olup buna ilişkin Sağlık Bakanlığı tarafından sağlanan hukuki destek maalesef ki yeterli olmamakta ve en riskli ve stresli çalışma ortamına sahip meslek gruplarından olan sağlık çalışanlarının maruz kaldığı şiddet, çalışma isteklerinin azalmasına ve hastalar ve meslektaşlarına olan tutumlarının değişmesine yol açmaktadır. Bu nedenle sağlık çalışanlarına şiddet vakasına ilişkin hukuki süreç titizlikle incelenmelidir. Sağlık sektöründeki şiddet vakalarının hukuki çözümü için İzmir avukat, müvekkillerine etkili bir hukuki destek sunabilir.