EŞİN TASARRUF YETKİSİNİN SINIRLANDIRILMASI

GİRİŞ

Çalışmamızın ana konusu ‘’Tasarruf yetkisinin sınırlandırılması’’ başlıklı TMK m. 199 olmakla birlikte öncelikle ‘’Geçici önlemler’’ başlıklı TMK’nin 169. maddesi ele alınacak sonrasında iki madde arasındaki bağlantıya değinilecektir. Bu bağlantıyla eşin tasarruf yetkisinin sınırlandırılması konusu iredelenecektir.

‘’GEÇİCİ ÖNLEMLER’’ TMK M. 169

TMK m. 169’a göre boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re ‘sen alır. Tedbir nafakasına hükmedilmesi, aile konutuna şerh koyulması, ortak çocukların kiminle kalacağı, ortak konutta kimin yaşayacağı kararı verilmesi hâkimin re ‘sen alacağı geçici önlemlere örnek gösterilebilir.

Uygulamada en sık karşılaşılan geçici önlemlerden biri olan tedbir nafakasında tarafların kusur oranı göz önünde bulundurulmaz. Eşlerden birinin boşanma veya ayrılıkta kusurlu durumda olması o eş adına tedbir nafakasına hükmedilemeyeceği anlamına gelmez.

Konuyla alakalı bir karar olmak üzere; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 02.11.2011 tarihli 2011/2-533 E. ,  2011/670 K. no’lu kararı: ‘’…Tedbir nafakası, talebe bağlı olmaksızın (resen) takdir edilir ve geçici bir önlem olarak davanın başından itibaren, karar kesinleşene kadar hüküm altına alınır. Dolayısıyla, tedbir nafakası takdirine ilişkin kararın, davanın açıldığı tarih itibariyle tarafların ekonomik sosyal durumlarına ilişkin araştırma sonuçlarının dosyaya gelişini takiben hemen verilmesi gerekir. Bu aşamada tarafların kusur durumu belirlenmediğine göre verilecek kararda kusur bir ölçüt olarak alınamayacağı gibi, sonuçta nihai karar verilirken kusur durumunun belirlenmiş olması da tedbir nafakasının kaldırılmasını ya da ödenenlerin geri istenmesini gerektirmez. Zira, tarafların “kusur durumu” hiçbir şekilde tedbir nafakasının takdirine etkili bir unsur değildir…’’

Burada uygulamada en sık talep edilen geçici önlemlerden biri olan geçici velayete değinmek gerekecektir. Hâkim tarafından müşterek çocukların anne ve babaya ayrı ayrı verilmesi mümkün olduğu gibi müşterek çocukların yalnızca annede veya babada kalmasına da karar verilebilir. Bu karar verilirken hâkim tarafından dikkate alınan en önemli husus çocuğun üstün yararı ilkesidir. Çocukların boşanma sürecini en az etkiyle atlatması adına geçici velayet kararının çocuğun yararına göre verilmesi gerekir.

Geçici önlemlere tarafların talep etmesine gerek olmadan hâkim tarafından re ‘sen karar verilir. Ancak taraflar uygulanmasını istedikleri geçici önlemleri aralarında kararlaştırıp hâkime sunabilir. Genellikle ölçülü olduğu takdirde de hâkim bunu kabul eder.

Müşterek konutun eşlerden birine tahsisi geçici önlemi 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’da düzenleme alanı bulmuştur ancak TMK m. 169 gereği boşanma ve ayrılık davalarında da bu geçici önlem uygulanır.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2013/11247 E. , 2013/27470 K. ve 25.11.2013 tarihli kararı:

‘’… kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davanın ve karşı davanın boşanmaya ilişkin bulunmasına ve davacı-davalı kadının ortak konutta barınmaya devam etmesine yönelik isteminin Türk Medeni Kanunu’nun 169. maddesine nümas bir “geçici önlem alınması” niteliğinde olduğunun anlaşılmasına…’’

‘’TASARRUF YETKİSİNİN SINIRLANDIRILMASI’’ TMK M. 199

Evlilik birliğinin sağlam temellerde kalmasının, eşlerin birbirlerine ve ailelerine olan sorumluluklarının hukuki bir yansıması olarak TMK’de eşlerin sözleşme özgürlüğüne bazı istisna hükümler getirilmiştir. Eşlerin tasarruf yetkisinin sınırlandırılması da eşlerin birey olarak tek başına karar veremeyeceği durumlardan birini düzenleyen bir hükümdür.

TMK m. 199’a göre; “Ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan mali bir yükümlülüğünün yerine getirilmesi gerektirdiği ölçüde, eşlerden birinin istemi üzerine hâkim, belirleyeceği malvarlığı değerleriyle ilgili tasarrufların ancak onun rızasıyla yapılabileceğine karar verebilir. Hâkim bu durumda gerekli önlemleri alır. Hâkim, eşlerden birinin taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisini kaldırırsa, re ’sen durumun tapu kütüğüne şerh edilmesine karar verir.”

Hükümden de anlaşılacağı üzere, hâkimin tasarruf yetkisinin sınırlandırılması kararı verebilmesi için öncelikle eşlerden birinin talepte bulunması gerekir. Hükmün konuluş amacı maddenin ilk fıkrasında ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan mali bir yükümlülüğün yerine getirilmesi olarak belirtilmiştir. Özellikle eşlerden birinin harcamalarında dikkatsiz ve ölçüsüz davranması durumunda ailenin ekonomik geleceğinin tehlikeye girmemesi adına hâkim eşin tasarruf yetkisinin sınırlandırılması kararı alabilir. Örneğin eşlerden birinin malvarlığında ani ve sebepsiz bir şekilde azalma ya da eşin taşınmazı ederinden daha düşük bir değerde üçüncü bir kişiye satacağı endişesi durumları mevcut olursa burada ailenin ekonomik geleceğinin tehlikeye girmesi söz konusu olabileceğinden diğer eş tasarruf yetkisinin sınırlandırılması talebinde bulunabilir. Burada örnek verdiğimiz taşınmazdan kasıt, aile konutu değildir. Aile konutu için TMK m. 194’de özel bir hüküm getirilmiştir. Bu maddeye göre ‘’Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.’’  

Yine aynı şekilde maddede de açıklandığı üzere eşlerden biri evlilik birliğinden doğan mali bir yükümlülüğünü yerine getirmemiş olabilir. Örneğin boşanma davası sırasında eşler karşı tarafa nafaka vermemek, tazminat ödememek veya karşı taraftan mal kaçırmak niyetleriyle davranabilir. Böyle durumlarda diğer eş, evlilik birliğinden doğan mali yükümlülüğünü yerine getirmeyen eşin kendisinden izinsiz mallarını devretmemesi veya satış işlemlerini gerçekleştirmemesi için tasarruf yetkisini sınırlandırma talebinde bulunabilir. Ancak burada önemli olan husus şudur ki; eşlerden birinin tasarruf yetkisinin sınırlandırılması hangi nedenle olursa olsun ölçülülük ilkesi gözetilmelidir. Konuyla alakalı bir Yargıtay kararı:

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2016/6148 E. , 2016/9173 K. ve 05.05.2016 tarihli karar: ‘’…Türk Medeni Kanununun 199. maddesine göre, ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan mali yükümlülüğün yerine getirilmesi gerektiği ölçüde, eşlerden birinin istemi üzerine hakim belirleyeceği mal varlığı değerleriyle ilgili tasarrufların ancak onun rızasıyla yapılabileceğine karar verebilir…Her iki halde de yasa, sınırlandırmanın ölçülü olmasını aramıştır. Ölçülülük, sınırlandırma ile ulaşılmak istenen amaç bakımından sınırlandırmanın gerekli ve orantılı olmasını gerekli kılar…’’

EŞİN TASARRUF YETKİSİNİN SINIRLANDIRILMASI, GEÇİCİ ÖNLEM OLARAK NİTELENDİRİLEBİLİR Mİ?

TMK m. 199 hükmü, boşanmalarına karar verilmiş eşler hakkında uygulama alanı bulmayacaktır. Ancak haklarında ayrılık kararı verilmiş veyahut henüz boşanma sürecinde olan eşler için TMK m. 199 hükmü uygulanabilecektir. Ortak yaşamın devam etmesi, bu kararın verilebilmesi için şart değildir. Boşanma süreci devam ederken eşlerden biri diğer eşin kendisine nafaka veya tazminat ödememek amacıyla mal kaçırmaması için tasarruf yetkisinin sınırlandırılması kararı verilmesini talep edebilir.

TMK m. 199 hükmüne göre ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan mali bir yükümlülüğün yerine getirilmesi amacıyla eşin tasarruf yetkisinin sınırlandırılması, TMK m. 169’da düzenlenen eşleri korumak için hâkimin re ’sen alacağı geçici önlemler arasında incelenmesi ve buna göre boşanma sürecinde de talep üzerine tasarruf yetkisinin sınırlandırılması kararı verilmesi mümkündür. Burada tek fark şu şekilde karşımıza çıkar: TMK m. 169’daki geçici önlemleri hâkim re ‘sen alabilirken TMK m. 199’da düzenlenen tasarruf yetkisinin sınırlandırılması önlemine hâkim tarafından karar verilebilmesi için önlem alınmasını isteyen eşin talepte bulunması gerekir.

İzmir avukat olarak, hukuki konularda size rehberlik etmek ve sorularınıza cevap vermek için buradayız. Diğer yazılarımıza göz atmak için linke tıklayabilirsiniz.

Stj. Av. İrem TÜRKOĞLU

Av. Merve YILMAZ

Sosyal Medyada Bizi Takip edin

https://www.facebook.com/kapitalhukuk

https://www.instagram.com/kapitalhukuk/

https://tr.linkedin.com/company/kapi%CC%87tal-hukuk

Kapital Hukuk - İzmir Avukat & İzmir Hukuk Bürosu
Kapital Hukuk - İzmir Avukat & İzmir Hukuk Bürosu

Av. Harun Ümit Eren ve Av. Bahadır Gökhan Kaya’nın 2016 yılında kurmuş olduğu Kapital Hukuk Bürosu; değişen ve globalleşen dünyaya müvekkillerinin uyumlanmasını hedefler. Bünyesindeki avukatları, sigorta uzmanları ve icra ekibiyle, ticari faaliyetler için yurtiçi veya uluslararası alanda Ticaret Hukuku, İş Hukuku, Sigorta Hukuku, İcra-İflas Hukuku ve Vergi /SGK Hukuku alanlarında yoğunlaşarak daha kaliteli ve kapsamlı hizmet vermeyi hedefler.

Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on linkedin
LinkedIn
Share on email
Email

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İzmir Avukat İletişim & Telefon Numarası

Danışmak istediğiniz her konuda bize ulaşın!

BİZE ULAŞIN