Trafik kazasından doğan tazminat davalarında sorumluluk kavramı öne çıkmaktadır. Karayolları Trafik Kanunu’nun 85.maddesinde söz konusu trafik kazasında, araç işleteni, işlettiği aracın sürücüsünün kusurlu eyleminden sorumlu bulunmaktadır. Dolayısıyla bu yazımızda işleten kavramını inceleyeceğiz.KTK m.85/1 “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”Öncelikle motorlu araç tanımının kapsamına giren araçları sıralamak gerekirse otobüs, minibüs, kamyon, motosikledir. Vinç ise kapsam dışıdır. Römork, yarı ve hafif römork araçları KTK’da motorlu araç tanımında yer almamalarına rağmen 102. maddede spesifik olarak belirtilmiş olup bu araçlarla verilen zararlar sorumluluk kapsamındadır.Hemzemin geçitlerin bulunduğu konumlarda tren ile motorlu taşıtın kazaya sebebiyet verdiği durumlarda, trenlerin işletilmesinden dolayı verilen zararlardan TCDD’nin KTK kapsamında sorumluluğu bulunmadığını gönünde görüş bildirilmiş ise de Yargıtay, hemzemin geçitlerde oluşan kazalarda maddi zararlardan dolayı TCDD’nin sorumluluğu KTK’ya tabi olduğu yönünde görüş bildirmiştir.KTK M.85/5’e göre araç sahibi veya araç işleticisi teşebbüsü sahibi, sürücü ve yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olduğu belirlenmiştir.Karayolları Trafik Kanunu’nun 3.maddesinde işleten tanımı yapılmıştır ve kimlerin işleten olarak görüldüğü belirlenmiştir. Buna göre araç sahibi işleten olabilir. Ayrıca, uzun süreli kiralama (12 aydan 48 aya kadar süren kiralamalar) durumunda araç kiracısı, uzun süreli ariyet alan (ödünç alan), aracı rehin alan kişi de işleten sayılabilir.Her ne kadar başka bir kişinin aracını resmiyette işleten olarak görünmediği halde kendi hesabına ait olmak üzere kullanıyorsa, araç üzerindeki fiili tasarrufu ispat edildiği taktirde kişi işleten sayılır.Bu tanıma göre araç sahibi, her zaman işleten sıfatına sahip olmayabilir. İşleten kavramı genellikle iki başlıkta incelenir. Bunlar gerçek işleten ve farazi işletenlerdir. Araç sahipleri, araç mülkiyetini saklı tutarak satın alan alıcılar, uzun süreli (Yargıtay içtihatlarına göre aralıksız olarak en az bir ay boyunca kiralanması gerekmektedir.) araç kiralayan kiracılar, uzun süreli ödünç (ariyet) alan kişiler, motorlu aracı rehin alan kişiler, motorlu aracın işletilmesine katılan girişimciler (teşebbüs sahipleri) gerçek işleten olabilir.Farazi işleten ise aracın zilyetliğine sahip olmakla birlikte araçların bakımı, onarımı, korunması ve satışı gibi alanlarda mesleki çalışma yürüten kişiler, yarış düzenleyiciler kişilerdir. Farazi işleten tanımı, gerçek işletenin araç üzerindeki zilyetliği dolayısıyla araç üzerindeki eylem egemenliğinin kesildiği özel durumlar için kanun koyucu tarafından yapılmıştır.Kaza, zarara neden olan ani ve istenmeyen harici sebepler bütününü ifade eder. Bir olayın trafik kazası olması için şu şartların gerçekleşmiş olması gerekir:
a) Kaza,karayolu üzerinde meydana gelmelidir.
b) Hareket halinde olan en az bir araç olaya karışmış olmalıdır.
c) Kaza sonucunda kişiye veya eşyaya ilişkin bir zarar doğmalıdır.
d) Kaza ile zarar arasında illiyet bağı bulunmalıdır.
İşletilme halinde olmayan araçların vermiş olduğu zararlardan dolayı sorumluluk hali, KTK 85/3 maddesinde değinilmiş olup işletenin sorumlu tutulabilmesi için, zarar gören kişinin aracındaki kusurun varlığını ve işletenin aracının kusura sebebiyet verdiğini ispatlaması gerekmektedir.Karayolları Trafik Kanunu 104’e göre motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunanlar; mesleki faaliyetlerde bulunan teşebbüslerin sahipleri gözetim, onarım, bakım, alım-satım, araçta değişiklik yapılması amacı ile bırakılan bir motorlu aracın sebep olduğu zararlardan dolayı işleten gibi sorumlu tutulur. Farazi işletenlerin zilyetliği devam ettiği sürece, gerçek işleten ve gerçek işletenin sorumluluk sigortacısı zarardan sorumlu olmazlar.İşletenin zilyetliğinin önemli bir sonucu Karayolları Trafik Kanunu’nun 107.maddesinde yer almaktadır. Bu maddeye göre “Bir motorlu aracı çalan veya gasbeden kimse işleten gibi sorumlu tutulur. Aracın çalınmış veya gasbedilmiş olduğunu bilen veya gereken özen gösterildiği takdirde öğrenebilecek durumda olan aracın sürücüsü de onunla birlikte müteselsilen sorumludur. İşleten, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerden birinin, aracın çalınmasında veya gasbedilmesinde kusurlu olmadığını ispat ederse, sorumlu tutulamaz. İşleten, sorumlu olduğu durumlarda diğer sorumlulara rücu edebilir.”Gaspedilen veya çalınan araçların karıştığı trafik kazalarında gerçek işleten değil, aracın zilyetliğine sahip farazi işletenin sorumluluğu bulunmaktadır. Bu tür araçların karıştığı ve asli kusurlu olduğu trafik kazalarında, gerçek işletenin sorumluluğu kalktığında, maddi tazminat sorumluluğu Güvence Hesabı’na yöneltilebilir. Fakat önemle belirtilmelidir ki Güvence Hesabı, motorlu araçlarda meydana gelen maddi hasardan sorumlu değildir, ancak bedeni zararlardan doğan tazminat istemi ile Güvence Hesabı’na gidilebilir.İzmir en iyi avukat, bu tür durumlarda müvekkillerine rehberlik ederek haklarını korumalarına yardımcı olabilirler. Diğer yazılarımıza göz atmak için linke tıklayabilirsiniz.Av.Dicle GöktaşAv.Bahadır Gökhan KayaSosyal Medyada Bizi Takip edinhttps://www.facebook.com/kapitalhukukhttps://www.instagram.com/kapitalhukuk/https://tr.linkedin.com/company/kapi%CC%87tal-hukuk
Av. Harun Ümit Eren ve Av. Bahadır Gökhan Kaya’nın 2016 yılında kurmuş olduğu Kapital Hukuk Bürosu; değişen ve globalleşen dünyaya müvekkillerinin uyumlanmasını hedefler. Bünyesindeki avukatları, sigorta uzmanları ve icra ekibiyle, ticari faaliyetler için yurtiçi veya uluslararası alanda Ticaret Hukuku, İş Hukuku, Sigorta Hukuku, İcra-İflas Hukuku ve Vergi /SGK Hukuku alanlarında yoğunlaşarak daha kaliteli ve kapsamlı hizmet vermeyi hedefler.