Bu yazımızda akademik araştırmalarda etik ihlal Türlerinden biri olan dilimleme fiilinin tanımı konusunda kapsamlı bir inceleme yapacağız.
Akademik çevrelerde sıklıkla karşılaşılan bir etik ihlal fiili olan “dilimleme”, bir araştırmanın birden fazla parçaya ayrılarak farklı yayınlarda sunulması olarak kısaca tanımlanabilir. Bu makalede, dilimleme etik ihlalinin tanımı, tespiti, sonuçları ve ilgili yargı kararları detaylı bir şekilde incelenmektedir. Bununla birlikte etik ihlal fiillerini ele aldığımız makale ile doçentlik başvurusu sürecini ele aldığımız makaleyi de inceleyebilirsiniz.
Giriş
Dilimleme, akademik bütünlüğü ve etik normları tehdit eden bir etik ihlal fiilidir. Araştırmacılar, özellikle akademik terfiler ve atamalarda avantaj sağlamak amacıyla, yayın sayısını artırmak için bir çalışmayı birden fazla parçaya ayırarak yayımlayabilirler. Bu durum, hem araştırmanın bütünlüğünü hem de etik normları tehlikeye atar.
Dilimleme etik ihlal fiilinin işlendiği şüphesi meydana gelmesi halinde –bir iddia halinde ve özellikle akademik yükselme süreçlerinde jüri tarafından tespiti halinde- iddiaya ilişkin etik inceleme süreci başlatılmaktadır. Ancak iddia sahiplerinin kimi zaman dilimleme etik ihlalini yorumlamadaki hataları nedeniyle iddiaların yersiz olduğuna ve bu fiilin işlenmediğine karar verilmektedir.
Dilimleme Fiilinin Tanımı ve Önemi
Dilimleme fiili hem YÖK Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Yönergesi hem de ÜAK Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Yönergesi’nde yayın etiğine aykırı fiiller arasında tanımlanmıştır. Dilimleme bu düzenlemelerde, “…bir araştırmanın sonuçlarının araştırmanın bütünlüğünü bozacak şekilde ve uygun olmayan biçimde parçalara ayırıp birden fazla sayıda yayımlayarak bu yayınları akademik atama ve yükselmelerde ayrı yayınlar olarak sunmak” olarak tanımlanmıştır.
Buna göre dikkate edilmesi gereken husus bir araştırmanın sonuçlarının parçalara ayrılmasıyla dilimleme meydana gelebilecek olduğudur, yani araştırmanın bütünlüğünün bozulmadığı sürece farklı bölümlerinin ayrı yayımlanması dilimlemeye vücut vermeyecektir. Yine araştırma verilerinin de muhtelif şekillerde farklı yayınlarda kullanılması da dilimleme oluşturmayabilir.
Bir diğer husus da dilimleme fiilinin esasında meydana gelmesi bir araştırmanın sonuçlarının araştırmanın bütünlüğünü bozacak parçalar ayrılması ve bu yayınların akademik atama ve yükselmelerde ayrı yayınlar olarak sunulmasıyla dilimleme fiilinin meydana geleceğidir.
Özellikle projeler veya tezler üzerine yapılan araştırmalar sonucunda yayınlanan çalışmaların dilimleme fiiline yol açtığı iddiaları araştırmacıların etik inceleme süreçlerinden geçmesine neden olmaktadır. Fakat tezden/projeden yayın üretme, yapılan çalışmaların akademik literatüre katkı sağlayabilmesi açısından desteklenmektedir ve bu durumda üretilen yayınlar dilimleme fiilini oluşturmamaktadır.
Dilimleme etik ihlalleriyle ilgili iddiaların kaynağı çoğunlukla projelerden veya tezlerden türetilmiş çalışmalardır. Ancak, tek bir araştırmadan türetilen çalışmaların da farklı şekillerde dilimleme ihlaline yol açabileceği gözlemlenmiştir.
Farklı bilim dallarında tanımlanan dilimleme etik ihlalleri, genellikle aynı örneklem grubu, katılımcı grubu, veri toplama aracı veya yöntemini kullanma gibi ortak özellikler gösterir. Bu durum özellikle fen ve sağlık bilimleri alanlarında daha sık rastlanan bir durumdur. Yapılan incelemelerde, yayınlanan ‘Veri’ ile ‘Sonuç’ kavramlarının karıştırıldığı ve asıl incelenmesi gereken ‘sonuç’ yerine verilerin bölünüp bölünmediğine odaklanıldığı görülmektedir. Bu nedenle, araştırmaların sonuç, tartışma veya analiz bölümlerine odaklanılması önem arz eder.
Mahkeme süreçlerinde dilimlemenin etik ihlalinin incelenmesinde asıl odak noktası, araştırmanın bütünlüğünün bozulup bozulmadığıdır. Mevzuatta veya içtihatta bu konuda net bir tanımlama bulunmamakla birlikte, ‘elde edilen sonuçların tek bir çalışma olarak sunulabilir miydi?’ sorusuna ‘evet’ cevabı verilirse, dilimlemenin gerçekleştiği düşünülebilir. Farklı araştırma soruları ve hipotezler sonucunda farklı sonuçlara ulaşılıyorsa, dilimleme etik ihlalinin olmadığı genel bir görüş haline gelmiştir.
Dilimlemeye konu olan çalışmalardaki atıflar, ihlalin hafifletilmesine ya da ortadan kaldırılmasına yönelik bir etken olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca, birden fazla yayın yapma düşüncesi olsa da dilimlemenin kasıtlı yapılmadığı ve akademik atamalarda kullanılan yayınlarda bu durumun dikkate alınması gerektiği ortadadır. Bu bağlamda, ‘kasıt’ unsurunun dilimlemenin manevi unsuru olarak düşünülmesi ve ihlalin varlığında doğrudan rol oynaması gerektiği öne sürülmektedir.
Dilimlemenin etik ihlali ile en sık karşılaşılan durum, tezlerden üretilen yayınlardır. Her bilim dalında önerilen ‘tezden yayın yapma’ pratiği, kapsamlı bir değerlendirme gerektirir. Dergilerin ve yayınevlerinin belirlediği kelime sınırlarının dikkate alınması da önemlidir, çünkü kapsamlı araştırmaların tek bir yayında sunulması her zaman mümkün olmayabilir. Bu durumda, araştırmacılar kasıtsız olarak birden fazla yayın planlayabilmektedir.
Akademik terfi veya atamalarda dilimleme etik ihlalleri genellikle jürilerin raporlarıyla veya ihbar ve şikayetler üzerine değerlendirilir. Dilimleme şüphesi, etik inceleme ve disiplin soruşturmalarını beraberinde getirir. Her bilim dalı bu iddiaları kendi terminolojisiyle ele alır. Bu süreçte, iddia edilen eserler detaylı bir şekilde incelenir ve her durum, kendi bağlamında değerlendirilir.
Dilimleme Hakkında Yargı Kararları
Dilimleme fiilinin tanımının düzgün yapılmaması ve unsurlarının doğru değerlendirilmemesi halinde hukuka aykırı sonuçlar doğacaktır. Bu gibi durumlarda araştırmacıların gerek dilimleme etik ihlali işlendiği kararını veren kurumlar nezdinde itirazda bulunarak gerekse de mahkemeler nezdinde dava açarak haklarına kavuşmaları mümkün olabilmektedir.
Mahkemeler, dilimleme ihlallerinin tespiti ve sonuçlarının değerlendirilmesinde önemli bir rol oynar. Yargı kararları, bu tür ihlallerin tespiti ve cezalandırılmasında belirleyici olabilir ve akademik terfi veya atamalarda birer otorite olan YÖK ve ÜAK gibi kurumların da yaklaşımlarını etkilemektedir.
Konuya ilişkin bir yargı kararında, bir adayın doçentlik başvurusu için gerekli şartları yerine getirmek amacıyla, tek bir makalede sunulabilecek deneysel verileri bilinçli olarak iki ayrı makalede yayımladığı tespit edilmiş ve bu durum dilimleme fiili olarak değerlendirilerek hüküm verilmiştir.
Bir başka yargı kararında ise aynı alan çalışmasının sonuçlarını kullanan fakat amaç ve sonuçları farklı olan makalelerin, her ne kadar aynı projeden üretilmiş olsalar da dilimleme olarak değerlendirilmemesi ve akademik personel hakkında disiplin cezası uygulanmaması gerektiğini hüküm altına almıştır.
Dilimleme Etik İhlali ve Disiplin Cezaları
2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesine göre, akademik çevrelerde gerçekleşen dilimleme etik ihlalleri ciddi disiplin cezalarına yol açmaktadır. Bu ihlaller tespit edildiğinde, ihlali gerçekleştiren kişilere genellikle aylıktan veya maaştan kesinti şeklinde cezalar uygulanır. Bu kesinti miktarı brüt maaşın 1/30’undan 1/8’ine kadar değişebilir ve genellikle tek seferlik bir uygulamadır.
Disiplin cezası verme yetkisi, yine aynı kanunla belirlenmiştir. Genellikle, ihlali yapan kişinin çalıştığı birimdeki disiplin kurulunun kararı ile aylıktan ya da maaştan kesme, kademeyi durdurma veya birden fazla maaş kesme gibi cezalar uygulanabilir.
Pratikte sıklıkla karşılaşılan durum, doğrudan aylıktan veya maaştan kesme cezası yerine daha hafif bir ceza olan “kınama” cezasının verilmesidir. 53/D maddesine göre, geçmişte olumlu çalışmalar yapmış veya ödül almış kişilere bir derece alt ceza uygulanabilir. Asıl cezayı verme yetkisi olan makam, bir derece alt cezayı da verebilir. Bu tür bir disiplin cezası verildiği tarihten itibaren, aylıktan veya maaştan kesme cezası, cezanın verildiği ayın başından itibaren uygulanır.
Dilimleme etik ihlali sebebiyle aylıktan veya maaştan kesme cezası alan kişiler, üç yıl süreyle rektör, dekan, enstitü müdürü, yüksekokul müdürü, meslek yüksekokulu müdürü, bölüm başkanı, anabilim veya anasanat dalı başkanı, bilim ve sanat dalı başkanı, daire başkanı gibi üst düzey görevlere atanamazlar. Eğer bu tür görevlerde bulunanlar varsa, disiplin cezası alındığında görevleri otomatik olarak sona erer ve bu durum ilgili mercilere hemen bildirilir.
Disiplin cezasına karşı itiraz, ilgili kişinin bağlı olduğu üniversitenin disiplin kuruluna veya yükseköğretim üst kuruluşlarında çalışanlar için Yüksek Disiplin Kuruluna yapılabilir. İtiraz süresi, cezanın tebliğ edildiği tarihten itibaren yedi gündür. İtiraz mercileri, itirazın yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde karar verir ve itirazı kabul edebilir veya reddedebilir. İtiraz kabul edilirse, ceza tüm sonuçlarıyla ortadan kalkar, ancak disiplin amiri veya disiplin kurulu, kabul gerekçesine uygun olarak en geç üç ay içinde yeni bir işlem yapabilir.
Sonuç
Dilimleme fiilinin tanımlaması ve tespiti yapılmasında meydana gelen hatalar nedeniyle araştırmacıların ve adayların hak kayıplarına uğraması, haksız yere disiplin cezalarına çarptırılmaları mümkün olabilmektedir. Bu noktada ilgili kurumlara yapılacak itirazlar ve yürütülecek hukuki süreçler ile yaşanan hak kayıplarının önüne geçilmesi mümkün olabilmektedir.
Diğer yazılarımıza göz atmak için linke tıklayabilirsiniz.
Sosyal Medyada Bizi Takip edin
https://www.facebook.com/kapitalhukuk