Konkordato, dürüst bir borçlunun, alacaklıların belli bir çoğunluğu ile yaptığı ve yetkili ticaret mahkemesinin tasdiki ile hüküm ifade eden cebri bir anlaşma olup, bununla alacaklılar, borçluya karşı alacaklarının ya belli bir kısmından feragat ederler ya da alacaklarının vadesinden öte belli bir süre dahilinde borçlu tarafından ödenmesine izin verirler. Kısa bir tanımla, borçlunun alacaklılarla yaptığı borcu yapılandırarak ödeme anlamına gelmektedir.
Bu tanımdan yola çıkarak aslında bu hukuki müessesinin borçluya kanuni bir soluk alma mühleti verilmesi anlamına geldiği de söylenebilir. Gerçekten de bu kurumla beraber borçlular, alacaklıların da rızası ile mahkemenin atadığı bir komiserle beraber hiçbir icrai baskı altında kalmadan hazırladıkları projeyi gerçekleştirerek hem alacaklıların alacaklarını ödeyecek hale gelebilme şansı elde ederler hem de iflastan kurtulurlar. O yüzden özellikle ekonomik sıkıntıların boy gösterdiği ve borçluların borçlarını ödeyemeyecek durumda olduğu dönemlerde bu hukuki yardıma çoğu şirket başvurmaktadır.
ADİ KONKORDATO
Bu konkordato türü, iflasa tabi olsun olmasın bütün borçlular tarafından yapılabilmektedir. Şunu belirtmekte de fayda var ki bu hukuki müesseseden ancak elinde olmayan sebeplerden dolayı (afet, ekonomik kriz, vb.) aslında kötü niyetli olmayan borçlular faydalanabilmektedir. Başka bir deyişle herhangi bir borçlu -iflasa tabi olsun olmasın- sırf borçlarını ödeyemediğinden dolayı her zaman bu müesseseye başvuramayacaktır.
Türleri Nelerdir?
Adi konkordatonun yapılış şekline göre belli başlı türleri vardır. Alacaklılarıyla yaptığı anlaşmaya göre borçlu borçlarını, tenzilat şeklinde taksitlendirerek ödeyebildiği gibi alacaklılar şayet razı ise bir kısmından feragat edilmiş borçları ödeme şeklinde de gerçekleştirebilir. Bu ikisinin karması şeklinde ödeme cetvelleri de pek âlâ mümkündür.
Süreç Nasıl İşlemektedir?
Konkordato sürecinde üç taraflı bir ilişki mevcuttur: borçlunun kendisi, kanuni olarak mahkeme tarafından atanan bir komiseri, alacaklıları temsilen birkaç alacaklıdan oluşturulan alacaklılar kurulu. Görüldüğü üzere bu kurumda üçlü bir sac ayağı oluşturulmuş ve süreç birçok elden denetime tabi tutulmuştur.
Süreç içerisinde özetle, mahkemenin verdiği belirli mühletler dahilinde ve komiserin de gözetimi altında borçlu, borçlarını ödeyebileceği ve alacaklıların da kabul edebileceği bir proje oluşturmaya çalışır ki buna da konkordato projesi denmektedir. Bu projeyle borçlu bir bakıma alacaklıları, alacaklarını alabileceklerine ikna etmeye çalışacaktır ki alacaklılar, projenin sonunda şayet iflas ya da daha farklı bir icrai işlem sonucunda alacaklarından daha fazla alacaklarına ikna olurlarsa bu projeyi kabul edeceklerdir. Bu hem borçlu için hem de alacaklılar için bir bakıma “kazan-kazan” ilişkisi olacaktır.
Sürecin Aşamaları Nelerdir?
Yaklaşık bir yahut bir buçuk yıl (daha az da sürebilir) süren bir süreçtir.
Konkordato Talebi
Bu talep, iflasa tabi olan borçlular için faaliyet merkezinin bulunduğu yerdeki; iflasa tabi olmayan borçlular için ise yerleşim yerindeki Asliye Ticaret Mahkemesi’nden talep edilir.
Dikkat edilirse bu talep alacaklılara iletilmez. Talep edilecek merciler kesin yetkili Asliye Ticaret Mahkemeleridir.
Vadesinde borcunu ödeyemeyen ya da vadesi gelince borcunu ödeyememe tehlikesi altında olan borçlular talep edebilir.
Geçici Mühlet Kararı
Bu taleple beraber otomatik olarak geçici mühlet kararı verilir ki bu mühlet içerisinde hiçbir icrai işlem borçluya karşı yürütülemeyecektir. Bu kararla beraber borçluya konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenmesi amacıyla bir (veya iki/üç) geçici konkordato komiseri atanacaktır. Bu mühletin süresi üç aydır fakat borçlunun ya da komiserin yapacağı bir talep ile en fazla iki ay daha uzatılabilir.
İİK m. 288’de düzenlendiği gibi geçici mühlet, kesin mühletin sonuçlarını doğurmaktadır. Bu mühlet süresince mühletten önce başlayan takipler devam etmez veya bu mühlet dahilinde borçluya karşı herhangi bir takibe başlanılamaz. Bu nokta, borçlular bakımından bu kurumu en çekici hale getiren noktadır.
Bunun yanı sıra bu mühlette ihtiyadi tedbir yahut haciz kararı alınamaz. Zamanaşımı ve hak düşürücü süreler de bu süre dahilinde işlemeyecektir.
Fakat bu durumun bazı istisnaları mevcuttur:
a) İ.İ.K 295 gereği Mühlet sırasında rehinle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez,
b) İ.İ.K’nın 206’ıncı maddesinin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacaklar için haciz yoluyla takip yapılabilir. Bu alacaklar şunlardır:
aa) İşçilerin, iş ilişkisine dayanan ve iflâsın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dahil alacakları ile iflâs nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları,
bb) İşverenlerin, işçiler için yardım sandıkları veya sair yardım teşkilatı kurulması veya bunların yaşatılması maksadıyla meydana gelmiş ve tüzel kişilik kazanmış bulunan tesislere veya derneklere olan borçları,
cc) İflâsın açılmasından önceki son bir yıl içinde tahakkuk etmiş olan ve nakden ifası gereken aile hukukundan doğan her türlü nafaka alacakları.
Bu istisnalar haricinde yukarıda geçen kesin mühlet hükümleri geçici mühlette de geçerli olacaktır.
Verilmiş olan geçici mühlet kararı, ticaret sicili gazetesinde ve Basın-İlan Kurumunun resmî ilân portalında ilân olunur ve derhâl tapu müdürlüğüne, ticaret sicili müdürlüğüne, vergi dairesine, gümrük ve posta idarelerine, Türkiye Bankalar Birliğine, Türkiye Katılım Bankaları Birliğine, mahallî ticaret odalarına, sanayi odalarına, taşınır kıymet borsalarına, Sermaye Piyasası Kuruluna ve diğer lazım gelen yerlere bildirilir.
Bu talebe binaen yedi gün içerisinde alacaklıların bu karara itiraz etme hakları vardır. Şayet böyle bir itiraz mevcutsa Mahkeme konkordato talebinin reddine karar verebilir. Mahkeme bu talebi reddederse, borçlunun on gün içerisinde bu karara itiraz edip bu kararı istinafa götürme hakkı doğacaktır.
Kesin Mühlet Kararı
Yaptığı değerlendirmeler sonucunda; konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunu saptayan mahkeme, borçluya bir yıllık bir kesin mühlet kararı verir ve ayrıca kural olarak geçici komiser veya komiserlerin görevine devam etmelerine de karar verir (İİK m. 289/III).
Mahkemece, esin mühlet kararıyla beraber veya kesin mühlet içinde yedi alacaklıyı geçmemek herhangi bir ücret takdir edilmemek ve tek sayıda olmak kaydıyla “alacaklılar kurulu” oluşturulur.
Mahkemece bir yıl olarak belirlenen “kesin mühlet” -güçlük arz eden durumlarda- mahkemece altı aya kadar uzatılabilir.
Bu mühlet içerisinde yukarıda geçici mühlete işleyen sonuçlar burada geçerli olacaktır.
Kesin mühlet kararının ardından; konkordato projesi hazırlanır, borçlunun mallarının defteri tutulur, rehinli malların kıymet takdiri yapılır, alacaklılar alacaklarını bildirmeye davet edilir.
Alacaklılar toplantısının nisap sonuçlarına göre proje ya onaylanır ya da onaylanmaz. Fakat burada unutulmaması gereken bir nokta var ki projenin tasdiki ya da reddi görevli Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından yapılacaktır.
Projenin tasdik edilmesi durumunda o projeye uygun bir şekilde bir takvim oluşturulur ve alacaklıların hangi ölçüde alacaklarından vazgeçtiği ve borçlunun borçlarından hangi takvime göre sorumlu olacağı karara bağlanır. Tasdik kararı verilirken projenin işleyişini gözetecek bir kayyım denetim mekanizmasına da gerek görülebilir.
Konkordatonun tasdik edilmemesi halinde mahkeme konkordato talebinin reddine karar verir. Borçlunun iflasa tabi şahıslarından olması ve doğrudan doğruya iflas sebeplerinden birisinin olması durumunda halinde mahkeme, iflasa re’sen karar verir.
Alacaklılar Toplantısı Nedir? Projenin Onaylanması için Nisap Ne Kadardır?
Konkordatonun işlevselliğinin bir tezahürü olan azami süreler içerisinde borçlunun belli bir proje hazırlaması ve alacaklıları bu proje için ikna etmesi gerekmektedir. Tam da bu noktada “alacaklılar toplantısı” bu sürecin en önemli sütununu oluşturmaktadır.
Genel itibariyle alacaklılar toplantısı, mahkeme tarafından atanan konkordato komiseri ile borçlunun, konkordato projesini verilen azami sürenin dahilinde hazırlaması ve bunu alacaklıların oluşturduğu bir toplantıda alacaklıların kabulüne sunmasıdır. Bu toplantıda borçlu, komiserin gözetiminde ve verilen mühletler içerisinde hazırlanmış olan konkordato projesini alacaklılara sunup bu projeyi onlara onaylatmaya çalışmaktadır. Şayet oylamada karar nisabı geçiliyorsa o projenin tasdiki gerçekleşmiş olacaktır.
Oylamada şayet;
kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısı veya (½+½),
kaydedilmiş olan alacakların dörtte biri ve alacakların üçte ikisi (¼+⅔),
sağlanırsa konkordato projesi kabul edilecektir.
Oy hakkı bakımından kanun koyucu alacaklılar bazında kaydedilmiş olan alacaklılar şeklinde bir ayrım yapmıştır ki bunun manası alacaklıların, komiser tarafından yapılacak ilandan itibaren belirli bir süre içerisinde alacaklarını bildirmeye davet olunmalarıdır (m. 299). İlanın yapılması ile alacaklıların alacaklarını bildirmesi konkordato projesinin şekillenmesinde önemli bir rol oynadığı için ilanın çıkarılmasından önce belirli bazı hazırlıkların yapılması alacaklıların hak kaybını önlemektedir.
Sonuç olarak; konkordato dürüst bir borçlunun alacaklılara, borca batık bir durumda olduğundan, alacaklarını ödeyebilmek için hazırladığı ve yönettiği bir süreç olup alacaklıları ikna maksadıyla hazırladığı projeyi onlara alacaklılar toplantısında sunması ve onları ikna etmesiyle biten bir hukuki çaredir.
İzmir avukat olarak, hukuki konularda size rehberlik etmek ve sorularınıza cevap vermek için buradayız. Diğer yazılarımıza göz atmak için linke tıklayabilirsiniz.
Stj. Av. Ömer Faruk Kılıç
Av.Harun Ümit Eren
Sosyal Medyada Bizi Takip edin
https://www.facebook.com/kapitalhukukhttps://www.instagram.com/kapitalhukuk/https://tr.linkedin.com/company/kapi%CC%87tal-hukuk